Ne zaman FETÖ ile ilgili bir haber çıksa toplumun kaygı tansiyonu hızla yükseliyor. Çünkü hâlâ bu örgüte yönelik operasyonlar sürüyor ve devletin içi de tam anlamıyla temizlenmiş değil. Kılık değiştirerek de olsa varlığını sürdürüyor. FETÖ'nün dışarıdaki Türkiye düşmanlığı ise hız kesmeden devam ediyor.
Böyle bir zeminde, FETÖ elebaşı Gülen'in zor da olsa konuşturularak "yeniden diriliş" mesajı vermesi, Hz. Yusuf'un da metafor olarak kullanıldığı son kitabıyla "açılan kapı ve süzülen ışık" sembolleriyle umut vermek istemesi hiç şaşırtmadı. Bunlar tipik FETÖ yöntemleri...
Ama son günlerde Danıştay'ın verdiği FETÖ kararı herkesi şaşırttı. Danıştay 5. Ceza Dairesi, 15 Temmuz sonrası FETÖ'yle irtibatlı oldukları gerekçesiyle devletten ihraç edilen 450 hâkim ve savcıyı görevine iade etti. Hak mı hayal kırıklığı mı göreceğiz. Ama hem 450 dosyanın bir arada iade edilmesi hem de dışarıdaki FETÖ'cülerin harekete geçmeleri tesadüf olmasa gerek. Söz konusu FETÖ ise şüphelenmemek mümkün değil.
Öyle olduğu için de başta Başkan Erdoğan ve HSK olmak üzere herkes harekete geçti ve FETÖ'yle mücadelede kararlılığa dikkat çekildi. HSK ilk adımı atarak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz için başvurdu.
En sert tepki ise FETÖ'yle mücadelede "tek başına" kalsa da taviz vermeyen ve konuyu hassasiyetle izleyen Başkan Erdoğan'dan geldi. Mısır dönüşü kaygısını ve kararlılığını şöyle dile getirdi:
"FETÖ denen bu şer şebekesinin, terör yapılanmasının belini kırdık. FETÖ bataklığını kuruttuk ancak sinekleri temizleme işimiz daha devam ediyor. Biz FETÖ'nün içyüzünü anlatmaya, onlarla her alanda mücadele etmeye devam edeceğiz."
Sonra da örgütün Türkiye içinde her "kılığa" girdiğine dikkat çekerek şöyle diyordu:
"Son kukla da Türkiye'ye zarar veremez hâle getirilene kadar devam edeceğiz. Yüzlerindeki değişik maskeleri yırtıp atıyoruz ve bunlar böylece meydana çıkıyor. Her kılığa giren bu iradesiz şarlatanların ensesinde olacağız."
Danıştay'a ilişkin söyledikleri de yargı cenahında yaşanan yeni hareketliliklere bir uyarı niteliğindeydi:
"Danıştay'ın aldığı bu karara da sessiz kalmamız mümkün değil. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi'nin aldığı bazı garip kararlarda Cumhur İttifakı olarak tepkisiz kalmıyorsak, bunda da sessiz kalamayız. Biz de bu işin üzerine üzerine gidiyoruz, gideceğiz. Danıştay'da da bu işin yine aynı şekilde takipçisi olacağız."
Şunu artık biliyoruz; her seçim öncesinde bütün karanlık yapılar, terör örgütleri, lobiler, yabancı istihbaratlar harekete geçiyor. FETÖ de o yapıların bir parçası olarak bu fırsatı kaçırmıyor ve "açılan kapı ve ışık" sembolleriyle kriptolarına mesaj gönderiyor. Ama asıl vahim olan aynı döneme denk düşen yargı kararları... Son dönemde verilen yargı kararlarının sert tartışmalara yol açması bu siyasi zemini daha da flulaştırıyor. Bu tür kararlar, yargı içinde kripto güçler olduğundan mı yoksa yargı içinde yeni yapılanmaların "siyasi" hesaplarından mı kaynaklanıyor, üzerinde durulması gerekiyor.
Yargı kararlarının bu kadar tartışılıyor olması bir tarafın sadece "saf adalet" arayışı içinde olmasından, diğer tarafın da sadece "siyaseten" itiraz etmesinden kaynaklanmıyor. Birincisinin, ikincisinden daha siyasi davranmasından kaynaklanıyor.