Seçim bitti, iktidar yeni dönüme hazırlanırken, muhalefetteki her partinin içinde derin bir hesaplaşma var. Bu açıdan CHP'nin kuyruğuna takılan HDP cenahında ilginç şeyler oluyor. Önce seçmenin tavrına bakalım.
AK Parti döneminde nefes alan HDP'li seçmen, bu seçimlerde küçük de olsa bir hesap sorma başlattı. 14 Mayıs'ta HDP oylarını en az yüzde 4 düşürerek müthiş bir ders verdi. Hatırlayın PervinBuldan yüzde 15 oydan söz ediyordu. Bu tepki ikinci turdaki cumhurbaşkanlığı seçiminde de sürdü. Hem bölgede hem de İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyükşehirlerde dramatik oy düşüşü HDP yönetimini şoke etti.
Bu tepki HDP'yi derinden sarsarken yeni bir sorgulamanın da kapısını araladı.
Siyasi sonucun sorumlularından biri de Edirne Cezaevi'nde yatan ve yeni kuşak siyasetçilerin önde gelen isimlerinden sayılan Selahattin Demirtaş'tı. Terör hükümlüsü Demirtaş, neredeyse son 10 yılda sadece HDP-CHP siyasetine de yön veren bir isimdi. Seçim sonuçlarına tepkiler artınca dün çok çarpıcı bir açıklama yaptı: "Mücadeleyi cezaevinden heryoldaşım gibi dirençle sürdürürken,aktif politikayı bu aşamada bırakıyorum."
Bir siyasetçinin normalde yapması gereken bu olsa da söz konusu küresel bağlantılı Demirtaş olunca şüpheye düşmemek mümkün değil.
Değil çünkü, "Seni başkan yaptırmayacağız"çıkışıyla çözüm sürecininheba edilmesinde, hatta HDP seçmenindeErdoğan düşmanlığının yerleşmesinekadar bir dizi "düşmanlaştırıcı"siyasette Kandil kadar Demirtaş'ın dakatkısı var. Son seçimde Cemil Bayıkveya Remzi Kartal neyi savunduysaDemirtaş da onu savundu. "Yürü BayKemal" sloganına en çok o sarıldı.
PARADİGMA VE HAYALLER ÇÖKTÜ!
Peki, Demirtaş'ın siyaseti bırakması ne anlama geliyordu? AK Parti MYK Üyesi yazar Orhan Miroğlu, bu açıklamaya farklı bir pencereden bakıyor ve asıl sorumluları işaret ediyordu: "Çöküşün altında kalan aktörler,şimdi sahayı terk etmeye hazırlanıyor.Şu husus önemli: PKKkontrolündekibir siyasi akımveya hareketdiyelim, kendievlatlarını hepyiye yiye bugünleregeldi. LeylaZana'lar, AyhanBilgen veAltan Tan'lar...Yaprak dökümü gibi! İlginç olan bu aktörlerin bazılarınınbu siyasi çıkmazda PKK'yahiç fatura kesmemiş olmaları.Bazıları ayrılıyor ve ebedi bir suskunluğakendini mahkûm ediyor. Bazıları da ayrılıyor yahut politikayıbırakıyor diyelim, ama PKKvesayetini hiç sorgulamadan, sankibu hallere düşmenin sebebi 'birkaçtip' diye tarif edilenlermiş gibi açıklamalaryapıyor ki, Demirtaş'ın yaptığıda bu zaten! Demirtaş politikayı bırakıyorama bunu yaparken PKK'yı karşısınaalmamaya çok gayret ediyor.Oysa asıl sorun PKK'nın bu seçimsürecini, kendi hedefleri doğrultusundaKandil'deki mağaralardanyönetmesi ve CHP de dâhil Milletİttifakı'nın bu gerçeği görmezliktengelmesiydi."
PKK'yı görmezden gelen ve kirli pazarlıklarla yürütülen bu CHP kuyrukçuluğu siyaseti ilk kez bu kadar net sorgulanmaya başladı.
Bugün Diyarbakır'dan İstanbul'a HDP'ye oy veren seçmenler, sürecin sorumlularını eleştiriyor. Bu bir ilk sanıyorum.
Diyarbakırlı bir HDP'li şöyle diyor: "Tamam, sonuçta, işin arkasındaKandil var ama sokaktaki insanınüzerinde Demirtaş'ın etkisibüyük. Hepimiz onun siyaset yapacağınainandık. Ama o HDP'yiCHP'nin kuyruğuna bağladı. Banagöre Demirtaş, halkın büyük tepkisinigördüğü için erken davranıpön almaya çalışıyor. Ama yol açtığıbüyük vebalden kurtulamaz." Demirtaş şüphe yaratsa da tavrı ilginçti. Peki, 12 seçim kaybeden Kılıçdaroğlu ne yapacak? Ya da ona destek vermekle övünen, "Aramızdakalsın, kazanıyoruz" diye halka yalan söyleyen Ekrem İmamoğlu?
Sıra onlara gelmeyecek mi?
Kaçış yok, son derin darbe siyaset üretmeyenlerin hepsini sarsacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.