Şu şıralarda iktidarın gündemi ile muhalefetin gündemini kıyaslamakta yarar var. Sadece Başkan Erdoğan'ın son 7 aydaki gündemi bile baş döndürüyor...
İç siyaset ile dış siyasetin iç içe geçtiği bir zaman diliminde hızla akan şu gündeme bakın
Şubatta başlayan ve dünyayı sarsan Rusya- Ukrayna Savaşı'nda izlediği barışçıl denge politikası Türkiye'yi ilgi odağı yaptı.
Ardından Rusya ile Ukrayna arasında dünyanın övgüsünü kazanan barış görüşmeleri ve tahıl koridorunun açılmasıyla bu siyaset sürdürüldü.
Bu arada Antalya Diplomasi Zirvesi, Rusya ve İran'la Tahran Zirvesi ve Soçi'de Putin'le özel görüşme gerçekleşti. En son Semerkand'da Şanghay İşbirliği Örgütü'yle buluşma ve New York'taki BM toplantısında "Küresel Manifesto" içerikli konuşma geldi. Onu da 20'ye yakın devlet başkanı veya başbakanıyla Türkevi'nde baş başa görüşme izledi.
Şimdi gelin muhalefetin yani 6'lı masanın gündemine bakalım.
Bugüne kadar 36 kez bir araya gelen 6'lı masanın gündemi aslında hiç değişmedi: Masada nasıl oturulacak, yakında erken seçim olacak, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem gelecek ve aday kim olacak? Dön baba dön 6'lı masa aylarca bu uydurulmuş gündemi tartıştı. Araya adaylık hayali kuran İmamoğlu, Yavaş ve Abdullah Gül gibi isimler de girip çıktı ama sonuç değişmedi. Hâlâ onlar arasında adaylık umudunu taşıyanlar var. Buna kendilerini "kilit parti" ilan eden İP ile HDP'nin içi boş kayıkçı kavgasını ekleyelim.
Aylardır Türkiye bu gündemle meşgul edildi.
Bu tabloya bakıp da Türkiye adına üzülmemek elde değil. Ama daha vahim olanı, 6'lı masanın iki büyük parti liderinin küresel dünyada olup bitenlere ilgisizlikleri...
Öyle ilgisizler ki, Türkiye'nin izlediği ilkeli denge siyasetini görmezden gelen İP Genel Başkanı Meral Akşener, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda ABD'nin yanında yer alıp Rusya'ya yaptırım uygulamamız gerektiğini söyledi: "Vakit, boş laf değil yaptırım vaktidir. Vakit, çekimser kalma değil zalimin karşısında dik durma vaktidir."
Akşener şimdi ne düşünüyor bilmiyorum ama Kılıçdaroğlu'nun durumu da farklı değil.
Başkan Erdoğan, BM'de dünyaya kan ve gözyaşından başka bir şey sunmayan zalimlerin gözlerinin içine baka baka barış ve insanlık dersi verirken, aynı saatlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bambaşka bir gündemle meşguldü: "Atama bekleyen sağlıkçılar, bu süreçte defalarca sözlerin tutulmadığını, ertelendiğini gördü. Artık sabredilecek, sineye çekilecek hiçbir durum kalmadı. Gündemime aldım..."
Gel de Orhan Veli'yi hatırlama... Nükleer savaşın eşiğine gelen dünya, Kılıçdaroğlu'nun umurunda bile değil.
Tam da bu yüzden ısrarla yazıyorum; Kılıçdaroğlu ve ekibi 20 yıldır seçim kazanıp tek başına iktidar olamıyor ve 0.6'lık partilere muhtaç kalıyor.
***
TAYLAND'DA FİNAL OYNAMAK
Dünyada kaos, kışkırtma ve savaş tamtamları devam ediyor ama iyi şeyler de oluyor. Özellikle de spor alanında... Son dönemde voleybol, atletizm, yüzme ve güreş gibi birçok alanda sporcularımız uluslararası başarılara imza atıyor. Bir süre önce de Tayland'ın Phuket şehrinde yapılan Dünya U23 Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası'nda da Türkiye final oynayarak önemli bir başarı yakaladı.
Çeyrek finalde ABD'yi, yarı finalde de Almanya'yı eleyen millilerimiz, finalde Japonya ile karşılaştı ve dünya ikincisi olarak Türkiye'ye döndü. Bedensel Engelliler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Bozkurter, elde edilen bu başarıyı şöyle yorumluyordu:
"Çok güçlü ülkeler arasından çıkarak bizlere bu gururu yaşatan gençlerimiz, ülkemizde bulunan milyonlarca engelli vatandaşımıza ilham kaynağı oldu. Müthiş bir mutluluk bu..."