FETÖ ve Altaylı’nın ortak paydası
Aslında FETÖ ile ilgili davaların sayısı çok daha fazla. Çatı Davası, CHP ve MHP'ye yönelik kaset kumpası davası gibi çok sayıda önemli dava var ve sürüyor. Bunlardan biri de eski MİT'çi Enver Altaylı'nın yargılandığı davadır.
Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın ilk duruşmasına tutuklu sanıklar Enver Altaylı, Metin Can Yılmaz ve Mehmet Barıner ile tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou ve sanıkların avukatları katıldı.
Duruşmada "FETÖ kurucusu ve yöneticisi olmak", "siyasi ve askeri casusluk" yapmakla suçlanan Altaylı ilk savunmasını yaptı.
Bu davayı diğerlerinden ayıran ve önemli kılan, soğuk savaş döneminde CIA ve MİT'le ilişkisini gizlemeyen, özellikle 70'li ve 80'li yıllarda yaşanan onlarca karanlık olayın perde arkasını bilen, sonraki yıllarda da FETÖ'nün Türk Cumhuriyetleri'ndeki örgütlenmesinde katkısı olduğu iddia edilen Altaylı'nın başrolde olması. Bu yüzden dava, sadece FETÖ mensubu bir MİT'çinin kaçırılmasından ibaret değil. Zaten savcı da iddianamesini bu nedenle Altaylı'nın siyasi ilişkileri, istihbarat bağlantıları ve gizli raporları üzerine kurmuş durumda.
İlginçtir milliyetçi kimliğiyle bilinen Altaylı'nın tutuklanması Ankara'dan çok Washington ve Berlin'de kaygı yarattı. Avukat kızının da öncülüğüyle ABD'de kampanya düzenlenirken, Almanya da sessiz kalmadı. Der Spiegel'in haberine göre, başta Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann olmak üzere çok sayıda diplomatik misyon temsilcisi Altaylı'yı cezaevinde ziyaret edip destek verdi.
Doğrusu Altaylı gibi yakın tarihin önemli kırılma noktalarında (darbeler ve iç kargaşa dahil) etkin olmuş bir siyasetçi-istihbaratçının hem Türkiye'nin "Oltada balık" olduğu o günlere ilişkin, hem de FETÖ yoluyla içeriden kuşatılmak istendiği son döneme ilişkin söyleyebileceği çok şey vardı. Çünkü o, bütün bu süreçlerin içinde yer almış bir isimdi.
Dahası Türkiye'nin ayağına vurulan prangalara katkı sunmuş ve bundan da pişmanlık duymamıştı.
Şimdi ise sadece şunu demekle yetindi:
"Fetullah Gülen ile görüştüğüme dair bir tek delil var mı? Yok, koyamazlar.
Koyarlarsa sahtedir."
Ne yazık ki Altaylı ilk duruşmada, içinde yer aldığı olayları ve gerçekleri anlatmak yerine inkar etmeyi tercih etti. Öyle ki o dava dosyasında somut belge ve bilgileriyle ortaya konan, FETÖ'cü MİT mensubu Mehmet Barıner'i yurt dışına kaçırma planını, Kemal Ilıcak'ın Almanya'da matbaacılık yapan yeğeni Serhat Ilıcak'la birlikte Bodrum üzerinden nasıl planladığını bile inkar etti.
Doğrusu yine de ileriki duruşmalarda bu davanın nasıl seyredeceğini merak ediyorum,
Acaba, yazdığı ve hakkında yazılan kitaplarda özellikle CIA ile ilgili tek laf etmeyen "milliyetçi" Altaylı, artık bir CIA projesi olduğu açığa çıkan ve bu ülkede ABD lehine darbe yapan FETÖ'yü gerçek yüzüyle, 251 şehit veren bu millete anlatıp şaşırtır mı?
Ya da en azından CHP'nin 14'üncü katında mukim, "kontrollü darbe" iftirasının mucidi, Kılıçdaroğlu'nun siyasi danışmanı Rasim Bölücek'le ilişkisini bütün çıplaklığıyla anlatır mı?
FETÖ ile ortak paydası CIA olduğuna göre bu ihtimal yok denecek kadar az.
Peki, siz ne dersiniz?..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)
- CHP’nin ‘yeni İSKİ’cileri (10.11.2024)
- CHP’de ipler kopmak üzere (09.11.2024)