CHP ve İP’in Akdeniz siyaseti
"Dünya 5'ten büyüktür" çıkışı da, S-400 tercihi de, küresel terör ve göç meselesindeki ilkeli duruşu da bu siyasetin uzantısı.
Bu da ABD derin aklını da ne yapacağını bilemediği için savrulan AB ülkelerini de çıldırtıyor. NATO zirvesinde Macron'un hezeyanları bunu gösteriyor. Dünyada olup bitenleri okuyamadıkları için şaşkınlar.
Aynı şeyi içerideki muhalefet partileriyle Ortadoğu'nun bazı Arap ülkelerinde de görüyoruz. Türkiye ne yapsa, içeride başta CHP olmak üzere muhalefet, dışarıda da Suudiler, BAE, Mısır, Yunanistan ve Fransa itiraz ediyor.
Şu tabloya bakın. En son Türkiye Akdeniz'de önemli bir hamle yapıp, Libya ile iki anlaşma imzalayınca malum koro yine harekete geçti.
BM'nin tanıdığı Trablus merkezli Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni destekleyenlerle darbeci Hafter'in Tobruk Hükümeti'ne sahip çıkanlar karşı karşıya geldi.
Bir tarafta Türkiye ve BM'nin tanıdığı Trablus Hükümeti, öte tarafta darbeci Hafter'i destekleyen Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve arka planda Fransa var.
Peki, içerideki CHP ve ittifak ortakları İYİ Parti ve HDP nerede duruyor?
Tablo tıpkı Suriye'deki gibi. Bu dizilişte muhalefetin yerini geçtiğimiz aylarda Meclis'te yaşanan bir tartışmadan öğreniyoruz. CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, Meclis kürsüsünde Türkiye'yi suçlayarak şöyle diyordu:
"Türkiye, Suriye, Mısır ve Sudan'da olduğu gibi Libya'daki çatışmalarda da taraf tutmakta, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni ve ona yakın radikal güçleri silah, zırhlı araç ve insansız hava aracı göndererek desteklemektedir."
Sonra da şu vahim iddiayı seslendiriyordu: "Libya'ya gönderilen silahların IŞİD, El Kaide unsurlarının eline geçtiği, Mali, Nijer, Nijerya ve Çad'a transfer edildiğine ilişkin raporlar elimizde mevcuttur."
Geçmişte de aynı şeyi Suriye'de DEAŞ için yapmışlardı. Türkiye'nin yaptığı her şeyi ters yüz eden CHP'li Çeviköz'e cevap, AK Parti'nin Libya Özel Temsilcisi Emrullan İşler'den geldi:
"Biz, Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni, Libya'daki meşru aktörü destekliyoruz ve taraf tutmakla suçlanıyoruz. Muhataplarımızın hepsine teker teker anlattık ama maalesef, 4 Nisan günü, BM'nin ve uluslararası toplumun tanıdığı başkente, sözleşmede yer almayan bir silahlı aktör radikalleşerek adeta terörist bir şekilde saldırmıştır ve biz bu saldırıya güçlü bir şekilde karşı durmuşuz."
İşler, Meclis kürsüsünden şu acı gerçeği de seslendiriyordu:
"Keşke CHP başkente yapılan bu saldırıyı kınasaydı ve Giryan yenilgisinden sonra adeta çıldıran bu generalin sözcüsünün Türkiye aleyhine yapmış olduğu o alçakça ifadelere karşılık olarak bir cümle, bu Meclis'in kürsüsünden ifade etmiş olsaydı. Ama maalesef, bunları duyamadık."
Peki, neyi duyduk? Daha çok Mısır, Yunanistan, BAE ve Suudi medyasının yalan yanlış propagandalarını... Önümüzdeki hafta Türkiye-Libya arasındaki ikili anlaşma Meclis gündemine gelecek. HDP'nin ne yapacağı malum. Peki, CHP ve İP ne yapacak?
O yalan propagandaları mı seslendirecek yoksa Barış Pınarı'nda olduğu gibi "İçimiz kan ağlayarak" deyip anlaşmalara destek mi olacak?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Türkiye, Gazze’de nasıl bir rol üstlenecek? (28.11.2024)
- Adliyede Kılıçdaroğlu’na destek verenlerin öfkesi (26.11.2024)
- Genç teğmenler ve organize işler (24.11.2024)
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)