Geçtiğimiz hafta sonu CHP, ilk kez Suriye meselesiyle ilgili bir konferans düzenledi. Hem de uluslararası... Aslında umutlanmadık ama yine de cumhuriyeti kuran ana muhalefet partisi CHP'nin, Türkiye'nin küresel güçlerle "ölüm kalımsavaşı" verdiği bir zaman diliminde ne yapacağını merak ettik.
Acaba CHP, soruna ulusal bir pencereden bakıp, yeni bir çıkış yolu mu önerecekti, yoksa bildiğimiz "Afrin'egirme?"vari Türkiye'nin bütün tezlerine karşı mı çıkacaktı?
Ne yazık ki CHP ikincisini seçti ve şaşırtmadı. Çıkan sonuçlara bakınca, ne 10 milyon insanı yurdundan yuvasından eden ve 1 milyona yakın insanı katleden Esad'a laf söyledi, ne PKK aparatıyla bölgeyi işgal eden ABD'ye itiraz etti, ne de Esad kuklasıyla Suriye'nin hakimi gibi davranan İran ve Rusya'nın adını andı.
Onlara göre varsa yoksa tek suçlu Türkiye'ydi. Ama CHP yönetimi bununla da yetinmemiş, tutmuş PKK sevici bir "akademisyen" olan AmyAustin Holmes'i panelist olarak çağırmıştı.
Önceki gün Hasan BasriYalçın SABAH'taki köşesindeo akademisyenin gerçek yüzünüortaya koydu. Onun bir PKKPYDhayranı, sosyal medyadayazdıklarıyla da bir Türkiyedüşmanı olduğunu gösterdi. Şu söylediklerine bakın. CHP'nin panelisti Türkiye'nin Fırat'ın doğusunda hayata geçirmek istediği güvenli bölgeyi "Türkiye'nin soykırım koridoru" olarak nitelemiş ve açık açık Türkiye'yi Suriye'de soykırım yapmakla suçlamıştı.
Daha vahimi pervasızca şunu öneriyordu: "PKKPYDiçin Türkiye'nin içinde30 kilometrelik bir koridoroluşturulmalı"
Şu hale bakın, bunu söyleyen kadın, CHP gibi cumhuriyeti kuran partinin düzenlediği bir panelde konuşmacı. İnanılır gibi değil. Bunun basit bir hata olmadığı, Kılıçdaroğlu yönetiminde "ulusal hassasiyeti" yok edilen CHP'nin, Suriye'den Akdeniz'e uzanan "Afrin'egirmeyin, Akdeniz'de birtek Türkiye yok" siyasetinin bir uzantısı olduğu çok açık. Bu siyasetin CHP kadrolarında ve geniş Kemalist- Ulusalcı tabanda rahatsızlık yaratmaması mümkün değil. Bu yüzden konferansa çağrılan Holmes isimli terör sevici akademisyen üzerinden belki de ilk kez CHPyönetimine karşıciddi bir tepkivar.
Suriye konferansının parti içinde infial yarattığını söyleyen bir CHP'li şöyle diyor: "Bu kabul edilemez. CHP gibi cumhuriyeti kuranbir partinin platformundaTürkiye'yi soykırımlasuçlayan biri konuşamaz,konuşturulamaz veCHP buna aracı olamaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'aveya AK Parti'ye karşıolmamız bir iç siyasetmeselesi. Oysa Suriye'deTürkiye'nin milli çıkarlarısöz konusu... Türkiye,ABD'yle üstü örtülü birsavaş halindeyken CHPbunu nasıl yapar? Kimseulusal güvenliği CHP eliyletehdit edilecek hale getiremez." Ecevit'in Kıbrıs çıkarmasısırasında izlediği siyaseti hatırlatanCHP'li sözlerini şöyle sürdürüyor: "Ecevit, Kıbrıs barışhareketinden üç ay öncemuhalefet lideri Demirel'ehaber vermişti. CHP böylebir geleneğe sahip bir partidirve Suriye ile ilgili birtoplantının sıradan birTema veya STK toplantısıolmadığını iyi bilir. Suriyemeselesi toplumun güvenliğiyleilgili ulusal bir meseledir. Böyle bir konuda CHPyönetiminin hata yapmayahakkı yoktur."
CHP tabanından yükselenbu sesi, Esad'ı kurtarmaya,Türkiye'yi de o günahaortak etmeye çalışan CHPyönetiminin duymayacağı çokaçık. Tam da bu yüzden, eğerCHP tabanı gidişata el koymazsa,CHP hiç hesapta olmayan"tehlikeli" bir yere savrulur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.