Dünya ekonomisi SoğukSavaş döneminin son ve zorluetabından bu yana, VietnamSavaşı ve arkasından gelen PetrolKrizleri ve finansal çalkantılardan buyana en zorlu dönemini yaşıyor. ABDDolarını küresel rezerv para yapanBretton Woods Anlaşması 1970'lerinbaşlarında dağılmış olsa da, dünyanınönde gelen ekonomilerinin üzerindemutabık kaldıkları 'centilmenlikanlaşması' doların ve dolaraendeksli uluslararası ödeme sistemininasla bir 'silah' olarak kullanılmayacakolmasıydı. 2000'li yılların başlarınakadar süreç bu şekilde ilerledi.Ancak, 21. Yüzyıl'a girilmesiyle birlikte,daha özenli, uluslararası teamülleredaha saygılı bir ABD yönetim anlayışından,daha özensiz, uluslararası teamülleregiderek daha duyarsız, 'vahşibatı' kurallarına daha sık başvuran birABD anlayışına geçiş, doların ve dolarcinsinden uluslararası ödemeler sistemininde bir silaha dönüşmesine sebepoldu. E7 ülkelerinin tümü, son 10 yılda 'dolar' bazlı artan tehditten ve 'ya benimsin, ya da kara toprağın' tarzı fütursuz yaklaşımdan yüksek düzeyde rahatsızlığa bağlı olarak, yeni nesil uluslararası ödeme sistemi arayışlarını hızlandırdılar. Kimi çevrelerce ciddiyle alınmıyor izlenimi verilse de, E7 ülkelerinin kendi para birimleriyle aralarındaki ticareti katlamaları da göz ardı edilmemeli. Önde gelen 40 ekonominin tümü 3. Dünya Savaşı tehditlerinin ağırlık kazandığı bir ortamda, 'stratejikotonomi'ye ağırlık vermeleri gerektiğinin farkındalar. Ancak, tarımgıda, enerji, kritik mineraller, dijital teknolojiler ve savunma gibi stratejik alanlarda 'kendine yetebilen' ekonomi olmak bugünden yarına hemen çözülebilecek konular değil. Bu nedenle, önümüzdeki yakın dönemde, bir yandan E7 ekonomileri kendi aralarındaki ticari entegrasyonu geliştirme arayışlarını sürdürecekler, bir yandan da bilhassa Avrupa Birliği'nin Afrika ve Latin Amerika ile ticari entegrasyon arayışlarını hızlandırma gayretlerine şahit olacağız.
Peki, ülke ekonomisinde sektörleri yüksek ithalat duvarları ile korumak mümkün mü? Yüksek ithalat duvarları, yurt dışına yönelmiş olan o ülke kökenli firmaların, şirketlerin yeniden çıktığı ülkeye geri dönmesini tetikler mi? Yaşanan tüm zorluklara rağmen, küresel ticari entegrasyonunun bugün ulaştığı seviye, bu soruların cevabının 'hayır' olduğunu gösteriyor. Çünkü, ülkenin yerli üreticileri her ne kadar yurt dışından ithal edilen ürünlerle aynı özelliklere sahip ürün ürettiklerini ifade etseler de, günün sonunda pek çok ithal edilen ürünün çeşitli nedenlerle ülke içerisinde muadilinin olmadığı anlaşılıyor. Bu nedenle, yurt içinde yerli üreticiyi korumak adına uygulanan yüksek ithalat vergisi günün sonunda ekonomiye yüksek enflasyon olarak da dönüyor.
Bu nedenle, 20 Ocak'ta görevi devralacak olan Donald Trump'ın haftalardır yaptığı açıklamalar, şimdiden ABD ekonomisinde yüksek enflasyon ve tüketicinin satın alma gücünü zorlayacak gelişmeler olarak değerlendirilmekte. Küresel ticari entegrasyonunu bu derece derinleştiği bir dünyada, 2000 yılında ABD'nin küresel imalat sanayinde payı yüzde 25 iken Çin'in payı sadece yüzde 6'dıydı. 2030 yılında ise Çin'in imalat sanayinde payı yüzde45'e ulaşırken, ABD'nin payı yüzde11'e gerileyecek. Bu nedenle, E7 ekonomilerini 'dolar'la, 'dolar bazlı ödeme sistemleri' ile tehdit etmek küresel imalat sanayinde E7 ülkelerinin artan ve artacak ağırlığını durdurmaya doğal olarak yetmeyecektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.