Jeopolitik parçalanma bir numaralı tehdit
Bugün, Orta Doğu'da tüm dünyayı ateşe verebilecek ölçüde ağırlaşan jeopolitik gerginlik ve Asya-Pasifik'te artan tansiyon, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın üzerine eklenince, dünya ekonomisi ve küresel ticaret için bir numaralı tehdit artık 'jeopolitik gerginlik' oldu. Küresel ve bölgesel jeopolitik gerginliklerin derinleşmesi, çatışma alanının yaygınlaşması, aynı zamanda küresel emtia fiyatlarının seyrine yönelik de bir tehdit oluşturmakta. Bu nedenle, küresel enerji fiyatlarında da, küresel kıymetli maden, metal fiyatlarında da, hatta küresel tarım, gıda fiyatlarında da dalgalanma aralığı genişleyebilir. Dünyanın önde gelen merkez bankalarını açmaza düşüren nokta da tam burası.
Küresel ve bölgesel jeopolitik tehdit ve belirsizliklerin üretim, ticaret, ihracat ve yatırımlar üzerindeki negatif etkisini bertaraf etmek üzere para politikasında yeni bir rotaya mı yönelmeleri gerekiyor; yoksa, yeniden hızlanabilecek küresel enflasyon köpüğü nedeniyle ihtiyatlı mı olmaları gerekiyor? Keynesyenden neoliberale, elbette görüşler farklı olacaktır. Neticede, küresel risk başlıklarına yönelik analizlerde, küresel enflasyon tehdidi ile küresel tedarik zincirinde sıkışma tehdidi, mevcut jeopolitik ortamda, adeta at başı gidiyor. Geçtiğimiz on gün küresel piyasalarda gözlenen ciddi dalgalanma, diğer risk başlıklarıyla karşılaştırıldığında geride bile kalmakta.
Ancak, bugünden 2030'a esas büyük tehdit, çok taraflı uluslararası teşkilatların sarsılan saygınlığının derinleştirdiği 'jeopolitik parçalanma'. Dünyanın önde gelen ekonomileri arasında güvensizlik sorunu, sadece küresel meselelere birlikte çözüm üretme umutlarını un ufak etmiyor; daha da ağırlaşan bir sorun olarak 'korumacılık' arayışlarını da yoğunlaştırıyor. Korumacılığın hortlaması ise, küresel ticaret için en büyük tehdit. Bu nedenle, önde gelen ülkeler arasında karşılıklı güvenin yeniden tesisi, çok taraflı uluslararası teşkilatların saygınlığının ve inandırıcılığının yeniden güçlendirilmesi, dünya ekonomisinin ve küresel ticaretin önümüzdeki beş yılı için en elzem konu. Aksi durumda, 2030'da küresel ekonomik tablonun hayli 'karanlık' olması riskiyle karşı karşıyayız.
Küresel ve bölgesel jeopolitik parçalanma daha da derinleşirse, 2030'da dünya ekonomisi küresel borç girdabına, küresel iklim krizine nasıl sürdürülebilir çözümler üretecek? Neredeyse imkansız. Önde gelen ekonomilerin hükümetlerinin dahi nasıl regüle edileceğini kestiremedikleri yapay zeka alanındaki gelişmelerle de derinleşen 'siber güvenlik' tehdidine veya küresel göç ve yaşlanmanın küresel nüfus ve istihdam üzerindeki olası etkilerine sürdürülebilir çözüm üretebilmeyi düşünmek bile mümkün değil.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)
- 2025 için ‘dirençli ekonomi’ hazırlıkları (06.11.2024)
- 2025’e doğru küresel risk tartışmaları (04.11.2024)
- GOE’ler artık küresel gelişmelerin rehinesi değil (01.11.2024)