Uluslararası kurumlar uzunca bir süredir dünya ekonomisini ve küresel ticareti etkileyen ve etkileyecek küresel ve bölgesel risklerin analizini yapmaktalar. 2020'ye kadar, küresel analizlerde bir numaralı risk veya tehdit küresel iklim değişikliği, ikinci önemli tehdit sibergüvenlik tehdidi, üçüncü önemli tehdit ise jeopolitik istikrarsızlıktı. Olası bir küresel virüs salgını riski sekizinci, güvenlikle ilgili yeni tehditler ise dokuzuncu sıradaydı. Ve, küresel tehdit sıralamasında alt sıralarda olan iki başlık ardı ardına gerçekleşti ve 'Kovid-19' ile Rusya-Ukrayna Savaşı iki 'siyah kuğu' olarak dünya ekonomisi ve küresel ticareti derinden sarstı.
Bugün, Orta Doğu'da tüm dünyayı ateşe verebilecek ölçüde ağırlaşan jeopolitik gerginlik ve Asya-Pasifik'te artan tansiyon, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın üzerine eklenince, dünya ekonomisi ve küresel ticaret için bir numaralı tehdit artık 'jeopolitikgerginlik' oldu. Küresel ve bölgesel jeopolitik gerginliklerin derinleşmesi, çatışma alanının yaygınlaşması, aynı zamanda küresel emtia fiyatlarının seyrine yönelik de bir tehdit oluşturmakta. Bu nedenle, küresel enerji fiyatlarında da, küresel kıymetli maden, metal fiyatlarında da, hatta küresel tarım, gıda fiyatlarında da dalgalanma aralığı genişleyebilir. Dünyanın önde gelen merkez bankalarını açmaza düşüren nokta da tam burası.
Küresel ve bölgesel jeopolitik tehdit ve belirsizliklerin üretim, ticaret, ihracat ve yatırımlar üzerindeki negatif etkisini bertaraf etmek üzere para politikasında yeni bir rotaya mı yönelmeleri gerekiyor; yoksa, yeniden hızlanabilecek küresel enflasyon köpüğü nedeniyle ihtiyatlı mı olmaları gerekiyor? Keynesyenden neoliberale,elbette görüşler farklıolacaktır. Neticede, küresel risk başlıklarına yönelik analizlerde, küresel enflasyon tehdidi ile küresel tedarik zincirinde sıkışma tehdidi, mevcut jeopolitik ortamda, adeta at başı gidiyor. Geçtiğimiz on gün küresel piyasalarda gözlenen ciddi dalgalanma, diğer risk başlıklarıyla karşılaştırıldığında geride bile kalmakta.
Ancak, bugünden 2030'a esas büyük tehdit, çok taraflı uluslararası teşkilatların sarsılan saygınlığının derinleştirdiği 'jeopolitik parçalanma'. Dünyanın önde gelen ekonomileri arasında güvensizlik sorunu, sadece küresel meselelere birlikte çözüm üretme umutlarını un ufak etmiyor; daha da ağırlaşan bir sorun olarak 'korumacılık' arayışlarını da yoğunlaştırıyor. Korumacılığın hortlaması ise, küresel ticaret için en büyük tehdit. Bu nedenle, önde gelen ülkeler arasında karşılıklı güvenin yeniden tesisi, çok taraflı uluslararası teşkilatların saygınlığının ve inandırıcılığının yeniden güçlendirilmesi, dünya ekonomisinin ve küresel ticaretin önümüzdeki beş yılı için en elzem konu. Aksi durumda, 2030'da küresel ekonomik tablonun hayli 'karanlık' olması riskiyle karşı karşıyayız.
Küresel ve bölgesel jeopolitik parçalanma daha da derinleşirse, 2030'da dünya ekonomisi küreselborç girdabına, küresel iklim krizine nasıl sürdürülebilir çözümler üretecek? Neredeyse imkansız. Önde gelen ekonomilerin hükümetlerinin dahi nasıl regüle edileceğini kestiremedikleri yapay zeka alanındaki gelişmelerle de derinleşen 'siber güvenlik'tehdidine veya küresel göç ve yaşlanmanın küresel nüfus ve istihdam üzerindeki olası etkilerine sürdürülebilir çözüm üretebilmeyi düşünmek bile mümkün değil.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.