1990'lı yıllarda, Soğuk Savaş bitip, 'ikikutuplu 'gerginlik'in tozu dumanıortadan kalktıktan sonra, küreselölçekte bir 'alan çevirme' operasyonu gözlemledik. Almanya-Fransa, 'birleşik Avrupa' ideali adına AB projesinin etki alanını hızla genişletirken, ABD tüm bir Amerika kıtasını konsolide etti. Çin ise, bir ucu Orta Asya Cumhuriyetleri ve İran'a, bir ucu ise Güneydoğu Asya'ya uzanacak, Güney Çin Denizi'ne uzanacak bir pozisyonlanmayı hızlandırdı. Rusya, 1991-2000 arasını önceki başkan Yeltsin'le heba ettikten sonra, Putin'li son 17 yılı iyi değerlendirip, Orta Asya ve Ortadoğu'da Çin'i dengelemeye yönelik bir pozisyonlanmaya ağırlık verdi. ABD'nin atakları ile Ukrayna ve Gürcistan'a dayanan NATO sınırını, iki ülkeyi de kısmen işgal ederek dengelemeyi tercih etti. Son 25 yılı,Balkanlar, Karadeniz, Kafkasya, Hazar,Orta Asya, Afganistan, Pakistan, İran,Irak, Suriye, Mısır ve Libya'ya kadar uzananbir hatta, yaşanan pek çok savaş, içsavaş ve insanlık trajedisini takip ederek,kâh üzülerek, kâh kahrolarak geçirdik.
Şimdi, geriye yaslanıp, yukarıda saydığım tüm bu ülke ve coğrafyaların dünya ekonomisindeki konumlarını, söz konusu ülkelerde 25 yıldır hiç bitmeyen kaosu, siyasi ve ekonomik belirsizlik ve çöküşü tekrar gözünüzün önüne getirin. Bu insanlık trajedisinden, ABD açısından,hem küresel enerji savaşına yönelik, hemde Çin, Rusya ve Hindistan gibi aktörlerinAfrika'ya uzanmasını engelleyecek birpozisyonlanma çıkıyor. 2000'li yılların başlarındatüm Afrika'nın milli geliri 1 trilyon dolarıdahi bulmazken, kişi başına gelir bin dolarınaltındayken, 2030'da 8, 2060'ta ise 16 trilyondoları geçecek bir milli gelir ve 6 bin doları aşacakbir kişi başına milli gelirden söz ediyoruz. Katar ablukası, ardından Kudüs kışkırtmasıve İran'daki son sokak olayları, birsonraki küresel kapışmanın adresi 'Afrika'üzerine pozisyonlanmadır. Afro-Asya hinterlandında,2030'a kadar 21 trilyon dolarlık bir ekkatma değer imkânına yönelik, Çin'in 'kuşak-yol'projesi ile yapmayı tasarladığı hamle, Türkiye'yide 3 trilyon dolarlık bir ekonomi olmaya taşıyabilir. Buradan, İran, Irak ve Körfez ülkeleri de nemalanacaktır. Türkiye'nin 'kenetlenme' ve 'tuzağadüşülmemesi' noktasındaki çağrısınınözü budur. Muhtemel bir Suudi ArabistanİranSavaşı ve Körfez'in bütün bu kaosuniçine çekilmesi, Hürmüz Boğazı'ndan gerçekleşengünlük 20 milyon varile yakın petrolsevkiyatını durma noktasına getirecektir. Bu durumda, Avrupa ve Asya petrol ihtiyacı için ABD'nin kapısı çalmak zorunda kalacaktır. Yaşadıklarımızın tümü, 2030-2060 Afrika'sı için verilen bir savaştırve ABD'nin küresel enerji tedarikindekiyeni pozisyonlanmasının ürünüdür. İransokaklarından ve Kıbrıs'ın Karpaz Burnu'ndanÇin Seddi'nin gözüktüğünü asla unutmayalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.