Küresel müesses nizamın etkisi altındaki uluslararası medya ve kimi finans kurumlarının Türkiye'nin uluslararası alandaki algısı ve kredibilitesine yönelik saldırıları süre dursun, Türkiye'nin 'insanlık'adına gerçekleştirdiği zirvelerinküresel yankıları tüm hızıyla devam ediyor. Küresel insani yardım politikalarının değerlendirildiği Birleşmiş Milletler'in ilk 'Dünya İnsani Zirvesi'ne 2016'da ev sahipliği yapan Türkiye, dün ve bugün 50 ülkeden 10 bin bireysel ve bin kurumsal katılımcı ve 200'den fazla konuşmacının katkı sağladığı 'İnsani Finans' Zirvesi ile bir ilke daha imza atıyor. Bir zamanların IMF'si, uluslararası finans kurumları ve uluslararası derecelendirme kuruluşlarının üçgenindeki 'kreditokrasi'nin2013'ten bu yana Türkiye'ye yönelikbaskılarını birçok kez bertaraf etmemizerağmen, Türk iş dünyasının, piyasaprofesyonellerinin ve halkın güvenini vepsikolojisini etkileyip, Türkiye'yi 'yeniden''yüksek faiz sarmalı'na düşürmeyeçalıştığı bir konjonktüre, MÜSİAD'ın liderliğinde, TKBB ve TOBB'un destekleriyle gerçekleştirilen 'İnsani Finans' Zirvesi, faize dayalı olmayan, kaynakları maksimum seviyede üretme ve yatırıma döndürmeye odaklı bir ekonomik felsefeyi uluslararası ekonomi çevrelerinin değerlendirmesine açıyor.
Ekonomi, insanı odağında tutan bir bilim dalı. Acıdır ki, bu temel noktayı göz ardı eden neo-liberal politikaların tetiklediği batı finans sisteminin dünya ekonomisinin başına bela ettiği '2008 küresel finans krizi'nin hâlâ sonuçları ile uğraşıyoruz. Bugün, reel sektörün,yani alın terine, istihdam imkânıoluşturmaya, katma değere, insanlığınsürdürülebilir refahına ve mutluluğunaodaklanmış tarım, sanayi ve hizmetlersektörünün emrinde olması gerekenparanın, paradan para kazanmayadayalı, köhnemiş 'neo-liberal' ve adetatefeci bir eski finans sisteminin emrindeolması düşündürücü. Küresel İslami finans işlem hacminin potansiyel gücü 7.8 trilyon dolar iken, bugün bu rakamın gerçekte sadece 2.5 trilyon dolar düzeyinde olması, dünyada Müslüman nüfustaki artış ve ortalama yaşam standardındaki yükseliş dikkate alındığında, kâr-zarar ortaklığına dayalı, paylaşımı esas alan, insani ve ahlaki temelli yatırım araçları ile sürdürülebilir ekonomik büyümeyi hedeflemenin ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da ifade ettikleri üzere, dünyada insani değerlerinmaddi değerlerin gerisinde kaldığı, toplumlardagelir adaletsizliğiyle başlayanhuzursuzluk ve gerginlik ortamının tüminsanlığı etkisi altına aldığı günlerdengeçilmekte. Erdoğan, Türkiye'nin önderlik ettiği 'İnsani Finans' Zirvesi'nin, insanı ve insanlığın evrensel mutluluğunu her şeyin üzerinde tutmayı, insanı insan yapan değerleri ve insanın kendisini önemsemeyi ilke edinmiş girişimci, yatırımcı ve profesyonelleri bir araya getirmesinin, tüm toplumların huzur ve refahına değerli katkılarda bulunacağına inandığını ifade etmiş. Ülkemizlegurur duyalım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.