Sanayinin çarklarından ‘büyüme’ sesleri
Bu konuyu pazartesi günkü yazıda işleyeceğim.
Dün açıklanan nisan ayı sanayi üretim verileri, 2. çeyreğin büyüme oranı konusunda daha da umutlu olabileceğimiz konusunda önemli ipuçları vermekte.
Her şeyden önce, 16 Nisan Referandumu nedeniyle, 'siyasi belirsizlik' yorumlarının ekonomistler nezdinde sık dile getirildiği günleri hatırlarsak, nisan ayında sanayi üretimindeki yüzde 6,7'lik artış, bilhassa imalat sanayiinin üretim kararlılığı, 'siyasi belirsizlik' yorumlarına prim verilmediğini gösteriyor. Nitekim, pek çok uluslararası kuruluş Türkiye Ekonomisi'nin 2017 büyümesi için, şimdiden tahminlerini yüzde 4 düzeyine doğru revize etmeye başladılar. Nisan ayı için yüzde 4 beklenirken, yüzde 6,7'lik sanayi üretimi artışında, bilhassa sermaye malı, yani makine-teçhizat üretimindeki yüzde 24,7'lik artış önemli.
Türk sanayisinin 'büyüme'ye katkı adına önemli bir mücadele, anlamlı bir alın teri ortaya koyduğunun önemli göstergelerinden birisi ara malı, hammadde, yarı mamul üretimi.
Ocak ve şubat aylarındaki yüzde 3,5 ve 3,3'lük üretim gerilemesi sonrasında, ara malı üretiminin mart ayında yüzde 2, nisan'da ise yüzde 2,2 artması, sanayinin çarklarından 'büyüme' seslerinin geldiğini teyit ediyor.
Dayanıklı tüketim malı üretiminde, 2016 yılının bütününde yüzde 3,2 daralma yaşanmış iken, 2017'nin ilk 4 ayında yüzde 9,2 üretim artışı yakalanmış olması, ekonomi yönetiminin tedbirlerinin ne kadar önemli olduğu hususunda da gereken ipucunu veriyor.
Keza, enerji üretiminde 2017'nin ilk 4 ayındaki yüzde 7,6'lik artış, 2016'nın bütünündeki 4,8'lik artışın neredeyse 3 puan üzerinde. Enerji üretimindeki bu veri, Türkiye Ekonomisi'nin dinamizmi konusunda önemli bir sinyal.
Türk sanayicisinin, ekonomiyi örselemeye, kolunu kanadını kırmaya yönelik her türlü iç ve dış hainliğe, Türkiye Ekonomisi'ne olan inancını teyit eden bir 'üretim seferberliği' ile cevap vermesi, MÜSİAD'ın 'bayrak teslim'inde, önceki başkan Nail Olpak ve yeni başkan Abdurrahman Kaan'ın konuşmalarına da yansıdı.
Türk sanayicisi üretim ve istihdam için kararlı yürüyüşünü sürdürüyor. Bizler ise, ekonomistler olarak, sanayicimizin bilhassa finansman ve hammadde maliyetlerini daha da aşağı çekecek çözümlere odaklanmalıyız.
Enflasyonla mücadeledeki kararlılığımızla, Türkiye'yi 'faiz' riskinden acilen uzaklaştırmamız gerekiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Terörsüz Türkiye’ ve Büyük Kalkınma Hamlesi (29.11.2024)
- ‘Küresel Güney’le işbirliğini derinleştirme dönemi (27.11.2024)
- Türkiye’nin kalkınmasında ‘tam bağımsızlık’ dönemi (25.11.2024)
- Küresel açlık tehdidinin jeopolitik yönü (22.11.2024)
- Sürdürülebilirlik ve refah için kalıcı barış (20.11.2024)
- G20 ve küresel eşitsizlikle etkin mücadele (18.11.2024)
- İklim krizi için 8 trilyon dolar daha lazım (15.11.2024)
- Ya ‘temiz enerji fonu’, ya daha ağır ‘kaos’ (13.11.2024)
- ‘Rasyonelleşme’mi daha derin ‘parçalanma’mı? (11.11.2024)
- 2025 için temel uyarı: ‘Beklenmeyeni Bekleyin’ (08.11.2024)