Salgın günlerinde “Bilimsel” aşk!..
Bugün biraz romantik takılalım.. Salgın günlerinde, aşıklar ne yapıyorlar acaba?.
Yani "Bilime karşı, romantizm!.."
Bir defa sosyal mesafe.. El ele tutuşmak bile yasak.. Hadi o duvarı ihmal ettiniz, AVM'lerde olduğu gibi.. Sarılmak.. Eee!..
Dokunmadan hasret gider mi?. Kuru kuruya bir an da sarıldınız diyelim..
Sonrası..
Bakın bilim adamları sonrası, yani öpüşme için neler diyorlar?.
Bir öpücükte, 278 çeşit bakteri takas edermiş çiftler.. 278 ayrı cins..
Ama telaşa düşmeyin.. Bunların yüzde 95'i tehlikesiz bakterilermiş..
Sadece bakteri değil takas edilen..
Başka?.
1937 salgınında, Hollywood'da film çekimi.. Provalar maske ile yapılıyor ve rejisör, o ateşli öpüşme sahnesi için en iyi çekim açısını arıyordu. Çünkü salgın yüzünden oyuncular aslında dudaklarını temas ettirmiyorlar ve provada belirlenen açıdan çekildiği zaman, ekranda hem de nasıl ateşli öpüşür gibi görünüyorlardı.
9 miligram su, 6.7 miligram protein, 0.7 miligram yağ, 0.4 miligram tuz da değiş tokuş.
Peki toplam kaç bakteri ve virüs nakledermiş bir öpüşme..
10.000.000 ile 1.000.000.000 arası..Yazıyla daha kolay.. 10 milyon ile 1 milyar arası..
Bunun bir de "French Kiss/ Fransız öpücüğü" denen türü var.
1'in yanına, o zaman koyacağınız sıfırların sayısını varın siz hesaplayın..
Bana sorarsanız aşıklar, dudak temasından fena halde uzak durun, bir süre daha..
"Hani romantik takılacaktık" diyen gençler olabilir..
Onlara güzel bir haber verelim..
Özellikle erkeklerin çok hoşuna gidecek bir haber..
Bir aşk öpücüğü sırasında insan dakikada 6.4 kalori harcıyormuş, o öpücüğü gerçekleştirmek için hareketlenen 34 kasımız, dakikada 6.4 kalori yakıyor.. Alın size kilo vermenin en tatlı yolu..
Tarihin kayda geçen ilk öpücüğü milattan 1500 yıl önce, iki Sanskrit dudağa ait. Hindistan'a yani.
Dünyanın ilk sevişme kitabı Kama Sutra'yı boşuna Hintliler yazmamış..
İşi gücü olmayan bilim adamları araştırmış.
Normal insanlarda, normal bir yaşam süresinin (Normal neyse artık) toplam 2 haftası öpüşmekle geçermiş.
Lafa Hollywood'la girdik.
Bu da günümüzden bir gerçek salgın sahnesi.. Filistinli damat Muhamed ve gelin Israa, düğün törenlerine gelirken.. Gece karşınıza çıksa, Azrail sanacağınız kılık, Israa'nın gelinliği, iyi mi?.
Daha doğrusu salgın devrinde Hollywood'dan bir öpüşme sahnesini koyduk ya köşemize..
1957 yılında Çemberlitaş sinemasında izlemiştim, Hollywood'un gelmiş geçmiş en efsane aşk filmi, Rüzgar Gibi Geçti'yi..
Zamanın değil, tüm zamanların en unutulmaz jönü Clark Gable'in o ünlü "Clark çekmek" denen mimik ve jestleri bu filmdendi muhtemelen..
...Ve 4 saat süren bu filmin tüm dünyada konuşulan ve insanları sinemaya koştura sahneleri de, tahmin ettiniz, Clark Gable ile Vivien Leigh arasındaki, o zamana dek sinemada görülmedik ateşli öpüşme sahneleriydi.
Filme geçen hafta tesadüfen bir televizyonda rastladım.
"4 saat ekran başında kalamam" dedim. Kaydettim.
Ertesi akşam, dokuzda başladım izlemeye.. "İki saat bu gece, iki saat de yarın gece" kararıyla..
1957'de de, Beyoğlu sinemaları öyle oynatmışlardı zaten, filmi ikiye bölüp, iki ayrı seansta..
...Ve yatağa girdiğimde, saat gece yarısını 1.5 saat geçmişti.
Bırakamadım.. Tam dört saat aralıksız izledim.. O kadar güzel bir çekmişti, Hollywood, hem de 1939'da.. Yani doğduğum yıl..
Öyle çekmişti ki, Star Wars 4'e kadar (1977), o filmin dünya toplam bilet satış rekorunun yanına bile yaklaşılamadı. Ki 1939'da dünya salon sayısı, Star Wars yıllarının onda biri bile değildi.
Filmi asıl efsane yapan, o zamana dek Hollywood'un çekmeye dahi teşebbüs etmediği ateşli öpüşme sahneleriydi..
Orta yaşlı Clark ile gencecik Vivien'in o sahneleri, filmin tekrar tekrar izlenmesine sebep olmuştu.
Ertesi gün, film hakkında yazılanlara daldım, internette..
O ateşli aşıkları canlandıran Clark ve Vivien meğer birbirlerini hiç sevmez, hatta nefret ederlermiş..
Clark, zamanının o emsalsiz jönü "Rüzgar Gibi Geçti, bir kadın filmi.
Benim gibi birinin ne işi var" diye dayatmış stüdyoya.. Ama kontratı var mecburen, kerhen, kahrolarak oynamış rolünü..
Yarı yaşındaki genç kızın, bir filmde önüne geçmesini hiç hazmedemeden..
Vivien Leigh "Film boyu en zorlandığım öpüşme sahneleri olmuştu" demiş, yıllar sonra.. "Clark'ın ağzı leş gibi kokuyordu.. Bir karıştan alıyordum kokuyu ve midem kalkıyordu" diye anlatmış.
Clark da anlatmış..
"O şımarık kız beni öyle deli ediyordu ki, öfkemi öpüşme sahnelerinde çıkarıyordum.." Nasıl mı çıkarıyormuş, peki?..
Öpüşme sahnesi yaklaşırken, bir koca puroyu bitiriyor, ardından iki sarımsak tanesi çiğniyor, çekim sırasında da bilerek hata yaparak, ayni sahneyi bazen defalarca tekrarlatıyormuş..
13 dalda Oscar adayı olup, Vivien dahil 9 altın heykelcik alan filmden söz ediyoruz, unutmayın.
Ama Rüzgar Gibi Geçti'ye bir yerde rastlarsanız, seyretmeyi de unutmayın..
Aşkın ne olup, ne olmadığını bu kadar güzel anlatan bir film zor bulursunuz..
Nasıl, romantik takıldık mı?.
***
Dr. Bölükbaş!. Dr. Bölükbaş!..
Adeta davul zurna ile aradığım Dr. Kenan Bölükbaş, hele bu karantina günlerinde mecburen izlenir olan ama izleyicisine layık olmak için zerre kıpırdamadan, eski kötü huylarını aynen devam ettiren TRT Müzik kanalının Genel Yayın Koordinatörü..
Yazdım.. Yazıyorum.. Yazacağım.. Hazretin üzerine ölü toprağı serpilmiş sanki.. Bir satırlık bir emirle düzeltebileceği en basit şeylerle dahi uğraşmıyor.
Aldığı, benim vergilerimle aldığı maaşı zerre hak etmiyor.
TRT Genel Müdürü de onu denetlemiyor çünkü..
TRT Genel Müdürünü de denetleyen yok çünkü.
O zaman silsile-i meratip kimse kimseyi denetlemediği için, gene benim vergilerimle maaş alan minnacık yapımcı da, bildiğini rahatça okuyor.
Yani Turgut Özal'ın tarihi deyişi var ya hani, "Benim memurum işini bilir!." O oluyor işte.. İşini biliyor memurcuk..
Anladınız tabii..
Ey Bölükbaş Doktor!.
Programların içeriği hakkında tek satır bilgi yok.. Ne resmi TRT Müzik sitesinde.. Ne ekrandaki "Bilgi" tıklamasında..
"Yedikule Konserleri.." Her gün iki saat Yedi Kule konseri..
Ne tür müzik?.. Solist kim?. Belli değil..
Yahu müzik zevk meselesi..
Sevdiğim biriyse kendimi ayarlar, ekran başında olurum. "Çok çok yüksek tepelerden torpilliyim" diye hava atıp TRT Müziği parselleyenlerden biriyse, başka kanal bulur, başka program yaparım.
Bu kadar basit şey yapılmaz mı, TRT?. Kaç kez yazdım, uyardım. Ama TRT Müzik bilgi vermekten inatla, ısrarla kaçınıyor.
Zatıaliniz de orada, "Yok gibi" oturuyorsunuz.
Tatil günleri, yani tüm aile evde ve ekran başındayken, TRT Müzik programlarına bakar mısınız?.
Cumartesi.. En Sevilen 10, Müzik Dergisi, Müzik Dünyası.. Liseden Müzik..
Pazar.. Günaydın.. En Sevilen 10..
30 Dakika (Kim belli değil)..
Şimdi siz bu hafta sonu oturun da, ailecek bu yayınları izlemeyi deneyin bakalım, izleyebilirseniz, Bay Bölükbaş?. Böyle aile izleme saati programı mı olur, tatil gününde..
Alay mı ediyorsunuz milletle..
Hafta sonu sabahları en güzel eğlence programlarını TRT yaptı bu ülkede.. Hiçbir halt elinizden gelmiyorsa elinizden, arşivden rastgele iki saatlik bir eğlence programı seçin koyun yahu!.
***
Bela..handa!..
Galatasaray'ın bir baş belası Belhanda, yakında Lucescu'yu geçecek, Türk medyasına haber olmakta..
Spor sayfalarımızda Belhanda'sız gün geçmiyor nerdeyse..
Meğer kaç ülkede talibi varmış gene Faslı'nın.. Oku Allah bitmiyor.. Hem de öyle Çin, Arabistan gibi önüne geleni alan ülkeler de değil bu defa..
Avrupa'nın en iyi ligleri peşindeymiş meğer, iki yıldır satışa konup da tek müşteri bulamayan "Bela.. handa" nın..
Yahu bu sayfaların editörleri de merak etmiyor mu, giderek yoğunlaşan Belhanda haberlerini..
Herifin meneceri işini iyi biliyor anlaşılan. Daha bir yıl sözleşmesi var ya, Bela'nın..
Galatasaray, meneceri çağırıp "Adamına kulüp bul" deyince, o da "İşini bilen" muhabirleri çağırıp "Herkes Belhanda'nın peşinde" haberleri yazdırıyor ki, müşteri kızıştırsın, Galatasaray'ı olabildiğince yolsun..
Bazen spor yazdığımdan utanıyorum!.
***
TEBESSÜM
Soru.. Bulunduğunuz odanın üç kapısı var. A kapısının ardında elektrikli sandalye, B kapısının ardında yedi yıldır bir şey yememiş bir kaplan, C kapısının ardında elinde tabanca ile bir adam var. Yüzde 100 hayatta kalmak için hangi kapıdan çıkarsınız?. Cevap.. B Kapısından. Yedi yıldır bir şey yememiş kaplan çoktan ölmüştür, çünkü..
SEVDİĞİM LAFLAR
"Hissemediğin şeyi anlayamazsın.."
William Shakespeare
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- En güzel manzara... İnsan!.. (23.11.2022)
- Türk ve Norveç Halk Müziği’nde ortak noktalar!.. (24.04.2022)
- Bugün için yazmak içimden gelmedi, inanın!.. (23.04.2022)
- Domenec Torrent, hoca moca değil!.. (22.04.2022)
- Pitbull dehşeti ve verilen komik ceza!.. (21.04.2022)
- Bravo Yıldız!.. Bravo Mevlüt!.. Önce ‘İnsan’, önce ‘Çocuklar’ çünkü... (20.04.2022)
- Ne mutlu bana Erol, sana değil, bana! (19.04.2022)
- Muhteşem Çeşme Projesi ve istemezükçüler!.. (17.04.2022)
- Bir muhteşem okul... Bir muhteşem sergi... (16.04.2022)
- “Türkiye’nin ne güzel yolları var” turu!.. (15.04.2022)