Antalya’nın kayıp beş yılı
CHP'nin yerel seçimlerde AK Parti'den aldığı büyükşehirlerin içler acısını durumunu anlatmaya Adana ile başlamıştım. Sırada Antalya var.
Antalya'nın Konyaaltı ilçesinde 20 yıl belediye başkanlık yaptıktan sonra CHP'den Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Muhittin Böcek'in yaptıklarına kısaca bakalım.
Böcek, Antalya Belediyesi'ni devraldığında belediyenin yakın ve uzun vadeli borç toplamı 3 milyar 642 milyondu. 2024 bütçesi de öngörüldüğü gibi gerçekleşirse Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin alması gereken borç miktarı 2 milyar lira...
2019 seçimlerinde CHP'li adaylardan sıklıkla duyduğumuz "israfı" sona erdirmek için midir bilinmez(!) Böcek'in belediye işçilerini kendi çiftliğinde çalıştırdığı da ortaya çıkmıştı.
Böcek belediye başkanlığını kazandıktan sonra vaatlerini unuttu. Ne 20 yıl ilçe belediye başkanlığı yaptığı Konyaaltı'na raylı sistemi getirebildi ne de bir reklamla duyurduğu Halk Mama, Halk Su, Limanlar, ucuz su vaatleri gerçekleşti. Bunun yerine Antalya Büyükşehir Belediyesi, işçilere aylarca maaş veremeyen belediye olarak anıldı.
Antalya'nın en önemli marka değerlerinden biri olan Altın Portakal Film Festivali, Muhittin Böcek yönetimi tarafından gerçekleştirilemedi. Festivalde yarışacaklar arasına FETÖ propagandası yapan belgesel koyulunca tartışmalar başlamıştı. Muhittin Böcek festivali iptal ettiğini ve 2023 yılı içerisinde muhakkak yapacağını söylemesine rağmen Altın Portakal Film Festivali yapılmadı.
CHP'li Muhittin Böcek, Antalya'nın Cumhuriyet Halk Partisi'nin elinde onlarca yıl geriye giden büyükşehirler listesinde yer almasını sağladı. Ve CHP'li belediyelerdeki kaosun tesadüfi olmadığını, bunun CHP'nin karakteristik bir özelliği olduğunu ispatlayan örneklerden birisi olarak tarihe geçti.
***
AFRİKA, BEYAZ ADAMA KARŞI
İsrail, geçen yüzyıldaki son beyaz Avrupalı yerleşimci sömürgeciliği ürünü yapıdır. Toprağa el koyma, yerli halkı sürüp yok etme, kaynaklarını sömürme, adını koymadan köleleştirme...
Dün, son beyaz Avrupalı yerleşimci sömürgeciler, dört yüz yıl boyunca sömürülmüş olan Güney Afrika'nın apartheid rejimi altında büyümüş temsilcileri ve hukukçuları tarafından Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşındılar.
Almanya'nın işlediği soykırım suçu sebebiyle varlığı meşrulaştırılan İsrail'in, kendisinin soykırımcı bir temel üzerine inşa edildiğini, şu anda Gazze'de yaşanmakta olanın en net biçimde delillendirilen bir soykırım olduğunu ve Lahey'de bu suçun tescillenmiş gerektiğini savundular. Siyah kadın ve erkekler, beyaz soykırımcılardan hesap sordular.
Güney Afrika'daki apartheid rejimi geçen yüzyılın sonunda yıkıldı. Yıkılana dek apartheidi destekleyen üç devlet vardı: Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve İsrail. Apartheid rejiminde büyüyen çocuklar, bugün savcı ve devlet adamı olarak yine bir apartheid rejimi olan İsrail'in karşısındalar.
İsrail'in soykırımcı karakterinin Uluslararası Adalet Divanı'ndan tescili, yarın öbür gün varlığı sona erdiğinde dönüp bakacağımız dönüm noktalarından biri olacak. Ve o dönüm noktasında Afrika'nın siyahları ile Filistin'in esmer çocukları bir arada olacak.
Ya İsrail'in soykırım suçu Lahey'de de tescil edilmezse? Bu da adına "uluslararası düzen" dedikleri devasa yalanın tabutundaki son çivi olacak. Filistin, her anlamıyla bu davayı şimdiden kazanmıştır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Trump müesses nizamla savaşırsa dünya kazanır (08.11.2024)
- Avrupa’ya sızan İsrail casusları (06.11.2024)
- ‘Kutsal işgal’ (05.11.2024)
- Göbeğimizi kendimiz keseceğiz (01.11.2024)
- Trump mı, Harris mi? (30.10.2024)
- Cehennem odunu (22.10.2024)
- Discord ve ebeveynler (11.10.2024)
- Ambargo böyle kaldırılır (09.10.2024)
- 7 Ekim’de başlamadı (08.10.2024)
- Esas gündem (04.10.2024)