HİLÂL KAPLAN

Matthew Miller: Amerika’nın gerçek yüzü

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, önümüzdeki yıllar boyunca unutulmayacak bu soykırımın hatırlanacak yüzlerinden biri olmayı başardı.
İsrail'e koşulsuz gönderdikleri milyarlarca dolar ve milyonlarca ton silahla kana bulanmış arkasındaki Amerikan bayrağı ile bakanlık binasında yaptığı basın toplantısını dikkatlice dinledim. Kendisine, İsrail ordusunun aileleri ve doktorları silah zoruyla uzaklaştırıp sonra da ölüme terk ettikleri yoğun bakımda susuzluk ve oksijensizlikten ölmüş, naaşları da çürüdükten sonra bulunmuş dört bebek soruldu.
Miller, konuyu bildiğini, bunun trajik olduğunu, savaş suçu olup olmadığını belirleyemeyeceğini ve dahası "Hamas'ın hastanelerde saklanmayı" bırakması gerektiğini söyledi. Yani yoğun bakımdaki çaresiz bebeklerin ölümünden de onları silah zoruyla yapayalnız bıraktıran İsrail değil de Hamas sorumluydu.
Bununla kalmayan Miller, Hamas'ın geride kalan kadın rehineleri bırakmak istemediğini ve bunun sebebinin de rehin oldukları dönemde "başlarına gelenleri" anlatmalarını istemediklerini iddia etti. Kadın rehinelere Hamas'ın cinsel saldırıda bulunduğu iftirasını ima eden Miller, işi o kadar ileri götürdü ki devreye İsrail ordusu girdi!
Times of Israel Gazetesi'nin haber başlığı şöyleydi: "İsrail ordusu, ABD'nin sorumsuzca dile getirdiği 'Hamas, tecavüz edilmiş rehineleri serbest bırakmayı reddediyor' iddiasına karşı çıkıyor."
Buna göre İsrail ordusu, Miller gibilerinin yaptıklarına işaret ederek, "Bu konu etrafındaki konuşmalar sorumsuzcadır, gerçek dışıdır ve buna son verilmelidir" demiş.
Bir sözcü düşünün ki dünyanın en çok yalanlanmış ordusu bile size daha fazla yalan söylememenizi salık versin. Hatta sizi sorumsuz olmakla suçlasın. Kafası kesilmiş kırk bebeğin fotoğrafını gördüğü iddia eden ABD Başkanı Biden'ı, Beyaz Saray'ın bir saat sonra yalanladığını hatırlarsınız. Bunun gibi Beyaz Saray ve Dışişleri dâhil pek çok Amerikan devleti yetkilisi yalancılıkta İsrail ile yarıştılar.
Kendilerini onların yalanlarını koruyacak "insan kalkanı" haline getirdiler. Ancak gün geldi İsrail bile "O kadar değil" dedi. Çünkü o kadın rehineler bir gün çıkacak ve doğruları anlatacak. Aynı bugün serbest kalan kadın rehinelerin de yaptığı gibi. Ve İsrail, kadınlarına tecavüz edilirken halkına neden rehineleri kurtarmayı öncelemediğini anlatmakta daha da zorlanacak. İsrail'in karşı çıkışı, doğrunun yanında durma refleksinden değil elbette; tamamen toplumsal psikolojiyi kontrol edebilmekle ilgili...
ABD'nin gerçek yüzü, yalancı Miller ve onun gibi soykırımı haklılaştırmaya çalışan ABD bürokrat tayfasıdır. İsrail'e silah ve maddi yardım gönderen, üzerine bomba yağan bir halkı yok etmek isteyen nükleer güce meşruiyet sağlayan bu ahlaksızlardır. Üniforma giymeyip kravat takıyor olmaları onları daha az soykırım işbirlikçisi yapmaz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.