CANLI YAYIN
"Arada şimdilik gördüğümüz tek fark, 74 yaşındaki Kılıçdaroğlu'ndan daha genç olmalarından öteye geçmiyor." CHP hakkındaki son yazımızı böyle bitirmiştik ki teyidi ertesi gün geldi. CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun, Kılıçdaroğlu'nun (artık eskiden) A Takımı'nda olan Bülent Tezcan, Engin Altay, Onursal Adıgüzel, Tekin Bingöl ile CHP Grup Başkanı Özgür Özel ve Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'la yaptığı ortak Zoom toplantısı basına sızdırıldı.
Kasetteki İmamoğlu'nun, açıkça çıkıp "CHP Genel Başkanlığı'na adayım" demediği, önce farklı yöntemlerle bu isimlerden de destek alarak parti meclisinin yeter imza sayısıyla CHP'yi kurultaya götürme çabasında olduğu görülüyor. Diğer isimler de kimlerden ne kadar imza topladıklarını belirtip ajandayı netleştirmeye katkı sunuyorlar.
Aklıma Ali Babacan'ın, AK Parti milletvekiliyken 2018'de Abdullah Gül'ü Erdoğan'ın karşısına cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarma çabası, "Olayların göbeğindeydim ama görünür değildim" şeklinde kimilerinin kaypakça bulduğu açıklaması geliyor.
Sonra da Kılıçdaroğlu'nun halihazırda kasetle başa gelmiş bir genel başkan olduğunu hatırlıyorum ve yineliyorum: Yaş farkı dışında yok birbirlerinden farkları...
Kılıçdaroğlu'nu devirmek isteyen CHP'liler, "Gayet doğal bir toplantı, bunda ne var?" diyerek genel başkanlarını gizli kapaklı devirme gayretlerini normalleştirmeye çalışıyorlar. Öte yandan Kılıçdaroğlu cephesi de toplantının doğru olmadığını söylemekle yetiniyor. Oysa tek doğru olmayan bu kapalı kapılar ardından gerçekleşenler değil. Aynı zamanda CHP'nin yine bir kaset operasyonuyla dizayn edilmek istenmesi...
Gerçi 2018'deki adayları Muharrem İnce'nin başına neler geldi ve adaylıktan çekilmeye zorlandı da yumurta kapıya dayanana dek tek kelime etmediler. Buna mı itiraz edecekler? Kasetin kimin işine yaradığına baktığımızda "Belki tam da bu yüzden itiraz etmiyorlardır" diye de düşünmeden edemiyor insan.
Velhasıl bazı şeyler hiç değişmiyor. Adını istedikleri kadar "yeni CHP" koysunlar; yeni olan tek şey arşive ekledikleri kasetlerden ibaret...
Kasetteki İmamoğlu'nun, açıkça çıkıp "CHP Genel Başkanlığı'na adayım" demediği, önce farklı yöntemlerle bu isimlerden de destek alarak parti meclisinin yeter imza sayısıyla CHP'yi kurultaya götürme çabasında olduğu görülüyor. Diğer isimler de kimlerden ne kadar imza topladıklarını belirtip ajandayı netleştirmeye katkı sunuyorlar.
Aklıma Ali Babacan'ın, AK Parti milletvekiliyken 2018'de Abdullah Gül'ü Erdoğan'ın karşısına cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarma çabası, "Olayların göbeğindeydim ama görünür değildim" şeklinde kimilerinin kaypakça bulduğu açıklaması geliyor.
Sonra da Kılıçdaroğlu'nun halihazırda kasetle başa gelmiş bir genel başkan olduğunu hatırlıyorum ve yineliyorum: Yaş farkı dışında yok birbirlerinden farkları...
Kılıçdaroğlu'nu devirmek isteyen CHP'liler, "Gayet doğal bir toplantı, bunda ne var?" diyerek genel başkanlarını gizli kapaklı devirme gayretlerini normalleştirmeye çalışıyorlar. Öte yandan Kılıçdaroğlu cephesi de toplantının doğru olmadığını söylemekle yetiniyor. Oysa tek doğru olmayan bu kapalı kapılar ardından gerçekleşenler değil. Aynı zamanda CHP'nin yine bir kaset operasyonuyla dizayn edilmek istenmesi...
Gerçi 2018'deki adayları Muharrem İnce'nin başına neler geldi ve adaylıktan çekilmeye zorlandı da yumurta kapıya dayanana dek tek kelime etmediler. Buna mı itiraz edecekler? Kasetin kimin işine yaradığına baktığımızda "Belki tam da bu yüzden itiraz etmiyorlardır" diye de düşünmeden edemiyor insan.
Velhasıl bazı şeyler hiç değişmiyor. Adını istedikleri kadar "yeni CHP" koysunlar; yeni olan tek şey arşive ekledikleri kasetlerden ibaret...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
