Halk TV'nin bir önceki Genel Yayın Yönetmeni olan Şaban Sevinç, katıldığı canlı yayında Kılıçdaroğlu CHP'sinin, kendi adaylarını nasıl sansürlediklerini şöyle itiraf etti:
"CHP yönetimi, Muharrem İnce'ye mobbing uyguladı. 24 Haziran 2018 seçimlerinde Muharrem İnce il il geziyor, günde 3 miting yapıyor; biz de Halk TV olarak yayınlıyoruz. Genel Merkez'den bana telefon açılıyor. 'Niye bu kadar yayınlanıyor. Niye bu kadar yer veriliyor' deniyor. Adam daha kampanya yaparken 'İnce'yi niye bu kadar gösteriyorsun? Başımıza bela mı edeceksin?' deniyor. Bana bunu diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı."
Bu itiraftan çıkan üç sonuç var: Bir, Kılıçdaroğlu'nun derdi gerçekten seçim kazanmak değil, genel başkan koltuğunu kaybetmemek. Öyle ki CHP'nin adayını, CHP'nin fonladığı kanalda sansürlemişler.
İki, Kılıçdaroğlu "Gel Muharrem" diye aday gösterdiği İnce'yi Erdoğan'a karşı kaybetmesi garantili olduğu için zayıflatıp daha rahat tasfiye etmek düşüncesiyle aday göstermiş.
Üç, kendilerince "bela" gördükleri kişiyi bile ülkeyi yönetmeye talip Cumhurbaşkanı adayı yapacak kadar karaktersizler, CHP Genel Merkezi'nde kamp kurmuş.
İnce'nin en büyük "suçu" da Başkanlık yarışında, Erdoğan gibi bir rakip varken CHP'nin kemikleşmiş % 25 oyunu % 31'e çıkarması olsa gerek. Anlaşılan koltuğunu kaybetmek istemeyen Kılıçdaroğlu'nun ekibi için her yol mübahmış; kendi partisine ihanet etmek de buna dahil.
Makyavel, Kılıçdaroğlu'nu tanısa Prens'i baştan yazardı...
***
AHMET TAŞGETİREN'İN ÖNLENEMEZ ÇELİŞKİSİ
Erdoğan muhalifi olup da birkaç ay önce söylediğiyle çelişmeyen çok az kişi kaldı. "İslamcı" camianın önde gelenlerinden Ahmet Taşgetiren de onlardan birisi. Geçen yıl sözleşme yürürlükteyken muhafazakâr camianın hassasiyetleri üzerinden Erdoğan'a muhalefet yapmak için "Birileri üzerine kapanıyor sözleşmenin; sanki kutsal metin. Sözleşmeye yönelik eleştirileri 'muhafazakâr bağnazlık' suçlaması girdabında boğuyorlar" diye yazmıştı.
Haliyle sözleşmeden çekildikten sonra bu görüşlerini savunmasını bekliyorsunuz. Ama kendisi şöyle demiş: "Sokaklar hareketli, kadınlar yürüyor. Toplumun % 50'si sözleşmeden çekilmeye tepkili." Bir yıl önce sözleşmenin kaldırılmasını savunup, kaldırıldıktan sonra "sokağın" tepkili olmasından dem vurmak nasıl bir ruh halinin ürünü dersiniz?
Taşgetiren ve benzerleri, size de Abdülhamid'i deviren "İslamcılar"ı hatırlatmıyor mu? Ne diyelim, tarih her zaman tekerrür etmiyordur belki...