Antalya'da yaşayan ve tüp bebek tedavisi alanında tanınmış doktorlardan biri olan Kaan Bozkurt ile diyetisyen eşi Gamze Hanım, birlikteliklerini "Bilimin ve aşkın harmanlandığı rüya gibi bir evlilik" olarak tanımlamışlardı. Mutlu pozlarıyla dolu bu röportaj yayınlandıktan bir hafta sonra Kaan Bozkurt, önce eşini silahla öldürdü, ardından kendisini... Naaşları, kreşten dönen küçük kızları ve anneannesi buldu.
Dergideki fotoğraflara veya Gamze Hanım'ın eşinin en etkilendiği özelliği olarak "merhametini" örnek göstermesine bakınca, dünya hayatının nasıl pamuk ipliğine bağlı olduğunu ve imaj ile gerçek arasındaki uçurumun bir anda nasıl da devleştiğini görüyoruz. Ayrıca
kadın cinayetlerinin bir eğitimsizlik veya sosyal sınıf meselesi olmadığını, bunları aşan bir veçhesi olduğunu da hatırlıyoruz.
Bazı medya organlarının "kıskançlık krizi" üzerinden cinayeti ve intiharı haberleştirmesi ise hem gazetecilik mesleği hem de etiği açısından yanlış. Zira söz
konusu olan hem taraflarca
doğrulanması imkânsız bir spekülasyon
hem de acılı aileye
haksızlık.
***
"Hamile kadın Kelebekler Vadisi'nde selfie çekerken öldü." Bu
haber başlığını belki çoğunuz
hatırlıyorsunuzdur. Kelebekler
Vadisi o yıl gittiğimiz bir yer olduğundan
mıdır bilmem, ben çok
etkilenmiştim. Ancak meğerse bu
koca bir yalanmış.
Yedi aylık hamile olan eşi Semra Hanım'ı, ferdi kaza sigortasından 400.000 lira alabilmek için kendi kocası öldürmüş! Ancak filmlerde olur
deyip inanamadığımız bu cinayetten
önce karısı adına çektiği üç
ayrı kredi, daha kadıncağızın naaşı
soğumadan çıktığı yurt içi ve dışı
tatiller, cinayet öncesindeki günlerde
doğacak oğluna Hamza ismi
önerildiğinde
"O Toprak olacak" diyerek verdiği cevap... Detaylar da
cinayetin kendisi kadar kan dondurucu.
Yıllarca katiliyle aynı çatı altında yaşayan, bunun farkında olmadan o ilişkiye kendini adayan ve çocuklarıyla parlak bir istikbal hayali kuran iki kadın daha aramızdan ayrıldı. Tarihe not düşmek istedim gidişlerini; kendilerine Allah'tan rahmet, ailelerine sabrı cemil diliyorum.