Millî çıkarlarımızla ters düşen birkaç ülke ile aramızdaki gerilimi "Yalnız kaldık" feryadıyla karşılayan besleme medya, son bir haftadaki gelişmeler karşısında ölü taklidi yapmayı sürdürüyor. Bilmeyenler için sıralayayım:
Yunanistan ile Türkiye arasında kıta sahanlığı belirlenmesini de içeren istikşafi görüşmeler için tarih 25 Ocak olarak belirlendi. Toplantı İstanbul'da gerçekleşecek.
Ayrıca Türkiye-Fransa Dışişleri Bakanları, ilişkilerin normalleştirilmesi amacıyla bir yol haritası belirledi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, elçilerin bu konuda çalışmaya devam ettiğini belirtti.
En önemli gelişme ise şüphesiz Katar'a yönelik Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) başını çektiği ablukanın kaldırılmasıydı. BAE ve Suudi Arabistan'ın dayattığı hiçbir ültimatomu kabul etmeden, 3.5 yıl boyunca havadan ve karadan izole edilen Katar kazandı. Ültimatomlardan birisi olan Türk Askeri Üssü'nün kaldırılmasını bırakın, bu süreçte daha da geniş bir üsse geçildi ve asker sayımız da artırıldı.
İlginçtir, Osmanlı nefreti dolu açıklamaları hâlâ hatırımızda olan BAE'nin Dışişleri Bakanı Gargaş da bir açıklama yaptı ve şöyle dedi: "BAE, Türkiye'nin Ortadoğu'daki bir numaralı ticaret ortağı ve Türkiye ile aramızda herhangi bir anlaşmazlık olsun istemeyiz." Gargaş'ın uzattığı bu zeytin dalını Biden yönetiminden gelecek baskılardan çekinip Türkiye'ye yakınlaşan Suudi Arabistan'la paralel okumak gerekir.
Diyeceğim o ki buralar bayağı "kalabalık" olmaya başladı. Gerçi besleme medyayı biraz tanıdıysam, bu sefer de kalabalıktan şikâyet edip "oynayamam, yerim dar" demenin bir yolunu bulacaklardır.
***
KAMALAK AİLESİNE TEBRİKLER!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk'ü ziyareti "yeni bir ittifak mı?" sorusunu beraberinde getirdi. Açıkçası CHP ile ittifak yapan Saadet'in, içinden çıkardığı AK Parti ile ittifaka girmesi uzak ihtimal olmasa gerek. Ancak beni Ankara kulislerinde konuşulan senaryolar pek ilgilendirmiyor.
Esas dikkatimi çeken Saadet Partisi eski Genel Başkanı Mustafa Kamalak'ın, görüşme üzerine "Vebali büyük olanla ittifak olmaz" tweet'i oldu. Tweet'i bu bağlamdan habersiz gördüğümde, "Nihayet birisi CHP ile ittifak yapmanın vebalinden bahsediyor" diye düşünmüştüm hatta. Meğer öyle değilmiş. Meğer CHP'nin 80 yıllık vebal bagajını görmezden gelip ittifak kurulmasından çok AK Parti'ye yönelik bir eleştiriymiş. Başörtüsü yasağını, katsayı zulmünü bitirip, Ayasofya'yı açan AK Parti'ye...
Oğlu Furkan Kamalak da İYİ Parti Merkez Disiplin Kurulu'nda siyaset yapan Kamalak ailesinin ittifak siyasetindeki becerileri karşısında tebriklerimi iletiyorum. Onlardan öğreneceğimiz çok şey olduğuna eminim...