HAŞMET BABAOĞLU
  • 16.03.2025, Pazar

Ruha yuva nerede?

"Etrafımızda serpilen yıkımın kokusunu duyabiliyoruz, ağır ağır yaklaşıyor, buna rağmen evlerde bu kuşatmadan kurtulabilirmişiz gibi nefes alıp vermeye, binalarımızın içinde sokağı ele geçiren tekinsizlikten korunmaya çalışıyoruz (...) Sokaktaki uçucu güvenliğe bel bağlamıyoruz ama binalarda korunabileceğimizi sanıyoruz."
Bu satırlar hemen her romanını severek ve düşünerek okuduğum Ömer F. Oyal'ın "Gemide Yer Yok"undan...
Ürpertici bir felaket anlatısı bu roman...
Ama yukarıya aldığım satırlara şimdi bir daha ve dikkatle göz gezdirin: Sanki gündelik hâlimizi ve "ev" anlayışımızı da tarif etmiyor mu?
Birkaç satır sonrası da şöyle:
"Geçmiş anbean un ufak olurken kıpırdayamıyor, yıkımı izlemekten başka bir şey yapamıyoruz. Tesellisiz bir yıkım."

***

Kıpırdayamadan dışarıdaki "yıkımı" izlediğimiz konutlarımıza "ev" demek doğru mu?
Bu soruyla yüzleşmekten kaçtığımız ama çok hayati nitelikte sorular değiller mi?
Ev neresi?
Yan yana, üst üste apartman daireleri...
Bu kutucukların otel konforu onları yuva yapmaya yeter mi?

***

Geçen pazar günkü "Nereye gidelim?" başlıklı yazımda ev konusunu sorgulamaya başlamıştım, hatırlarsınız...
Kaldığım yerden devam etmek istiyorum.
Neden mi?
Şu yaşıma geldim, yeterince uzun bir ömür.
Ve "ev" konusunda fena hâlde aldatıldığımızı hissediyorum...
Çünkü tilkinin dönüp dolaşıp geldiği "dükkân"dan; sıkıştığımızda kaçtığımız, yorulunca döndüğümüz bir "yer"den farklı bir şey olmalı ev...
Dışarısının çekiciliğini veya tekinsizliğini iyi biliyoruz ama "içerisi"nin çekiciliği konusunda duygularımız bulanık, güvenilirliği ise tartışmalı...

***

Değerli mimar Serkan Akın hep vurgular ya...
İlk önce ev ile apartmanın, mahalle ile sitenin, şehir ile de kentin aynı şey olmadığını bilmemiz gerekiyor...
Aslında 1930'lu yılların gazete haberleri gerçeği anlatıyor: "Halk apartmana rağbet ettiği için evlere ilgi azaldı."
Kent, evsizlik demek yani...

***

Şimdi "smart" konutlar moda, her yerde yayılıyorlar.
Yani konutlarımızı "akıllı" uygulamalar doldurmaya başladı; pazarlamada da bir fark yaratıyorlar.
İyi de "ruh" nerede?
Daha da önemlisi, ruhumuza yuva nerede?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.