Gelişmeler çok hızlı...
Küreselci oligarşi maymun çiçeği virüsü ile bütün dünyayı hizaya sokacak yeni bir pandeminin hesabını yapıyor...
20. yüzyıl artığı hegemonya düzeni ise Rusya'yı iyiden iyiye köşeye
sıkıştırmaya başladı; o kadar ki, nükleer
çatışma ihtimali artık çok ciddi...
Ama işte tam burada durmak gerek...
Bazen unutuyoruz, bazen görmezden geliyoruz.
Oysa konu taktik nükleer silahlarsa...
Türkiye'nin yeri çok kritiktir.
Neden?
Bir...
Nükleer silahlar varsa,
NATO aslında bir nükleer ittifaktır;
bunu kafamıza yazalım...
İki...
Amerikan nükleer silahlarından önemli bir bölümünün
Adana İncirlik Üssü'nde depolandığı bilgisi genel kabul görmektedir.
***
Şimdi biraz geriye gidelim...
2019'a...
Biden, henüz Başkan adaylığı kesinleşmemiş olmasına karşın, FX kanalında gazetecilerin sorularını cevaplamıştı.
Orada,
"Muhalefetteki dostlarımızla birlikte çalışıyoruz, Erdoğan'ın yaptıklarından endişeliyim, seçimle devireceğiz" demişti
hani, hatırlayacaksınız...
Gerçi Türkiye kamuoyu olayın ayrıntılarını 2020 Ağustos'unda öğrenmişti ama Biden'a sorulan soru neydi, o konu bulanık kalmıştı...
Çok sonra soruyu öğrendik...
New York Times'ın editörü Kathleen Kingsbury kaşlarını kaldırarak Biden'a şunu sormuştu:
"ABD'nin hâlen nükleer silahlarının bulunduğu Türkiye'de Erdoğan gibi bir liderin iktidar olmasından rahatsızlık duymuyor musunuz?"
Yani bütün o patırtının arkasında da İncirlik'teki taktik nükleer silahlar vardı...
***
Niye yazıyorum bunları?
Çünkü biliyorum...
Bizim medya bile...
Putin ve Medvedev, "Nükleer kullanmak zorunda bırakmayın bizi" dediklerinde uzaktan heyecanlı bir film izler gibi bakıyor...
Oysa içindeyiz olayın...
Tam ortasında olmaktan Allah muhafaza etsin...
***
Şu da kayıtta kalsın...
Üç gün önce Belarus Başkanı Lukaşenko, "Ukrayna, sınırımıza 120 bin asker yığdı; bizi taktik nükleer silahları kullanmaya mecbur bırakmak istiyorlar; çünkü böyle yaparak Moskova'nın imajını geri dönülemez biçimde bozacaklarını biliyorlar" açıklaması yaptı.
Haklıydı...
***
NOT DEFTERİ
Polisler kimliğimi tespit etmek istiyorlardı; itiraz etmedim, buna benim de ihtiyacım vardı. Shakespeare'in oyununda Kral Lear sorar: "Bana kim olduğumu kim söyleyebilir?" (F. BEIGBEDER / Bir Fransız Romanı)