28 Haziran 1914'te Avusturya arşidükü Franz Ferdinand ve eşi Saraybosna'da suikaste uğradı ve öldürüldüler.
Birinci Dünya Savaşı'nı tetikleyen olay budur...
Okul çocukları da, tarihe hiç ilgi duymamış yetişkinler de biliyorlar.
"Eh, koskoca Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun veliahtını Sırp teröristler öldürünce elbette bir savaş çıkar" diye öğrettiler hepimize...
İyi de, şuraya dikkatinizi çekmek isterim...
Sınırlı bir "askeri harekat"la karşılık vermenin yeterli olacağı bir olaydan sadece bir ay sonra her ülkeyi yakan bir Dünya Savaşı nasıl çıktı?
***
Almanya, Sırbistan'ı cezalandırması için Avusturya'ya açık çek verirken, Rusya'nın bu duruma müdahale edeceğini hesaplamış mıydı? Hayır!
Belgeler gösteriyor ki, Almanlar,
Rus Çarlığı'nın en kırılgan dönemini yaşadığını ve kolay kolay harekete geçmeyeceğine inanıyorlarmış
Ya İngilizler?
Almanlar, onlar da seyirci kalır diye düşünmüşler.
O günlere gitsek, Almanları'n bakışına hak veririz; lakin sonuç ne kadar farklı oldu, değil mi?
***
Niye bu konuya girdim, anlamışsınızdır...
Bugünlerde sıcak çatışma alanlarının birden patlayacak bir büyük savaşın kıvılcımları olup olmayacağını merak ediyoruz ya...
Bu bakımdan Birinci Dünya Savaşı'nın hemen öncesi ders niteliğinde...
Bir kenara not edin...
Kimsenin hesap etmediği şey Rusya'nın reaksiyonuydu...
Avusturya, Sırbistan'a 25 Temmuz'da ültimatom verdi. Sırbistan'dan saat 18'de cevap bekleniyordu.
Ruslar, Sırbistan'ın cevabını beklemeden (nedenini bugün de tarihçilerin tam anlamadığı biçimde) birden savaş pozisyonu aldı.
Şunu iddia edenler var...
Rus Dışişleri Bakanı Sazanov "Avrupa'da savaş çıkacak" yorumunu yaptığında
Çar'ın olup bitenlerden tam olarak haberi yokmuş.
Almanlar durumun sarpa sardığını görüp Avusturya'yı 28 Temmuz'da durdurmaya kalktıklarında
geç kalmışlardı.
***
Şöyle oluyor...
Raylar döşenince...
Tren mutlaka yola çıkıyor.
Yanlış kanaatlar, karşılıkla kandırmacalar, kof özgüvenler derken...
Durulacak istasyon çoktan geçilmiş oluyor.
Aklınızda bulunsun...
***
NOT DEFTERİ
Ölmeyeceğiz ama yaşayacak mıyız? Kimsesiz çocuklar gibi bırakılmış, yaşlı insanlar gibi görmüş geçirmişiz; kabayız, üzgünüz, satıhtayız.. (E. M. REMARQUE / Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok)