Nasıl bir matriks bu?
Evdeki kullanılmış pilleri topladım; aşağı indim, sitenin bütün blok kapılarına koyulan "atık pil kutusu"na bıraktım.
Ve içimden güldüm tabii...
Yaklaşık on beş yıldır bütün dünyada böyle bir çevre hassasiyeti oluşturdular.
Geçen zaman içinde daha çok "çevre dostu" piller üretilmesine rağmen pillerin bu yöntemlerle toplanıp toprağa, suya karışması önlenebiliyor.
***
Peki ya otomobiller dâhil tümüyle bataryalı bir dünyaya geçme çabası çevreci sayılabilir mi?Minicik piller için gösterdiğimiz hassasiyet dev bataryalar için gösterilebilecek mi? (Elektrikli hayat demiyorum, dikkat ediniz; çünkü o işin vitrin aldatmacası; bataryalı hayat, diyorum.)
Bilim insanları baskı altında olmalarına rağmen bu işin çok zor olduğunu itiraf ediyorlar...
Güldüğüm bu işte!
Soruyor muyuz hiç?
Nasıl bir matriks içinde yaşıyoruz, diye...
Karikatür gibi hâlimiz.
Öyle yap, deniliyor; yapıyoruz, böyle yap, deniliyor; yapıyoruz.
Lakin ne yaptığımızı biliyor muyuz?
Öyle sanıyoruz.
Bilenler de, ne bildiklerini "sade insan"a söylemiyorlar.
***
Beklediğim çıkış Mercedes- Benz'den geldi...Şirketin CEO'su Ola Kaellenius, elektrikli araç talebinin zayıf kalması nedeniyle şirketin önümüzdeki on yıl boyunca içten yanmalı motorları geliştirmeye devam edeceğini açıkladı.
Talep malep işin hikâye yanı...
Ana akım iletişim mecralarında dile getirilmeyen şeyi söyleyeyim: Hem üreticiler hem de tüketiciler bataryalı teknolojiyle nereye kadar ilerlenebileceğini bir türlü kestiremiyorlar.
Konuya yakın olanlar hatırlar...
Geçen ay da Toyota Başkanı Akio Toyoda, "Elektrikli araçlar hiçbir zaman piyasanın hâkimi olamayacak" demişti.
Vay canına, sayın SEYİRCİLER!
***
Otomobil bataryalarında kullanılan lityumu çıkarmak için çocukluktan itibaren gece gündüz karın tokluğuna çalıştırılan Afrikalıların sevineceği günler gelir mi?
Bilemiyorum...
"Sürdürülebilir ağaç tabanlı piller" diye bir şey gelecek diyorlar...
Ağaçlar kesilmesin diye kâğıt tüketmek bile istemiyorduk hani!
Şunu biliyorum ama...
Büyüme, kalkınma, gelişme kavramlarımızı kökten sorgulamadıkça ninnilerle uyutuluşumuz sürecek.
***
NOT DEFTERİ
Yaptıklarımın bedelini ödemem şart, bana yakışanı da budur. Ama kendi tarzıma göre ödeyeceğim, toplumunkine göre değil. (TOM ROBBINS / Ağaçkakan)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)