Yine aynı terane...
Neymiş?
AK Parti seçmeni iktidarı hem destekliyor hem de kıyasıya eleştiriyormuş...
Bu nasıl işmiş!
***
Medyadan sosyal medyaya geçen dinozorlar da eklendiler bu koroya...
Gevrek kahkahalarla takipçilerine aktarıyorlar: "Dünyada böylesi yoktur, siyasi tercihlerinden asla vazgeçmiyorlar ama eleştiride de şampiyonluğu kimseye bırakmıyorlar. Dünyanın başka hiçbir yerinde böylesine rastlanmaz. Oh ne âlâ!"
***
Şimdi bu tiplere...
AK Parti tabanının siyasi duruşunun bir dünya tasavvuruna dayandığını nasıl anlatsak?
Sosyal kavrayışının, market rafındaki ürünlere "Geçen bu markayı denedim, bu sefer şunu mu denesem?" diye bakan tüketiciyle hiçbir ilgisi olmadığını...
Sevip seçtiği insanları kendinden bir parça bilenlerin elbette yanlışları
konuşmaktan da korkmayacağını...
Nasıl anlatsak?
Bilmedikleri bir şey çünkü...
***
Tiktok'ta, Youtube'da, her yerde...
"AK Partilileri anlamıyorum" diye söylenip duranlara desek ki...
Her seçimde yenilmiş bir liderin ve partinin yıllarca peşinden koştunuz da bir kez ağzınızı açmadınız...
Şimdi
"Git artık!" diye bağırıp çağırdığınız ana muhalefet liderine henüz iki ay öncesine kadar
"Bilge adam" diyordunuz...
Hatta bazılarınız, Kılıçdaroğlu'nu eleştirenlere en galiz biçimde saldırarak "dünyalık" yapıyordu, yalan mı?
Size mi soracağız, siyasi duruşumuzu?
Asla!..
***
Halkın içinde bir gün bile geçirmemiş adamlar...
Halkın nasıl düşündüğünü hiç merak etmemiş; nasıl inandığını hiç anlamamış tipler...
Sevdiği siyasilere "Bak bu yanlış oldu, sıkıntı çıkarır" diyen kitlenin samimi duruşunu ve
"ruh"unu nereden bilecekler?
***
Bakıyorum bazılarına...
Bodrum koylarına demirlemiş teknesinde oturup AK Parti tabanına akıl erdirmeye çalışıyor.
Asıl gülünç olan bu!
Onlara diyeceğim şey açık...
Hazine ve Maliye Bakanı'nın "kafa"sını anladığınızı iddia ediyor ve sürekli sosyal medya desteği atıyorsunuz ya...
Bununla yetinin işte!
Bize gölge etmeyin, yeter.
***
NOT DEFTERİ
Hayatını yaşamıyor, onu uyuyordu; bu öyle bir hayattı ki, uykudaydı sanki, bir düşten diğerine sıçrıyordu; düş kuruyor, düş kurarken uyuyor ve uykusu sanki içinde sonu gelmeyen iç içe kutulardan ibaretmişçesine, hep başka bir düş kuruyordu. (M. KUNDERA / Yaşam Başka Yerde)