NATO'nun 15 Temmuz darbe girişimindeki yeri ve hemen
ardından gösterdiği reaksiyon
için tek bir kelime yeterlidir.
O kelimeyi büyük harfle yazıyorum:
REZALET.
Henüz FETÖ ve NATO bağlantısı
yeterince kamuoyuna açılmadı.
Ama o gece İncirlik Üssü'nün kullanılmasından, NATO üslerinin kaçak FETÖ'cülere sığınak olmasına kadar bildiğimiz birçok şey bu rezaleti kavramaya yeter de artar.
***
Yukarıdaki satırlar eski bir yazımdan...
Fakat
madem bugünlerde sık sık NATO'dan konuşuyoruz ve 15 Temmuz'u hatırlıyoruz...
Mesela şunu da hatırlayalım...
Varşova'daki NATO Zirvesi'nden bir hafta sonra gerçekleşti
darbe girişimi ve hepimiz biliyoruz
ki, hem ABD hem de NATO ilk saatlerde
kılını kıpırdatmadan, hiç açıklama
yapmadan olayların gideceği yönü görmeyi
tercih etmişti.
***
15 Temmuz günü Moskova'da zamanın ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Lavrov toplantıdaydılar.
Kerry'nin toplantıyı aniden kesip elçiliğine gittiği, orada Pentagon ve Beyaz Saray'la görüşmeler yaptıktan birkaç saat sonra geri dönüp Lavrov'a
"Mekanizma harekete geçti" dediği Rus makamlarınca iddia edilmişti.
***
İlginçtir...
28 Temmuz 2016'da...
ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı
Joseph Votel ile birlikte katıldıkları uluslararası bir panelde ABD Ulusal İstihbarat Direktörü
James R.
Clapper, "
İyi ilişkiler içinde olduğumuz muhataplarımız ya tasfiye edildi ya da tutuklandı. Şüphesiz
önümüzdeki dönem Ankara'yla ilişkilerimiz
gerileyecek" demişti.
***
15 Temmuz'da ve hemen sonrasındaki "NATO rezaleti" ile bir liste yapsak, çok uzar.
Ancak detaylara girmeden söylenecek şey, bu darbe girişiminin NATO'cu yanını asla unutmamak gerektiğidir.
Olaydan bir buçuk ay önce yapılan "Çok yüksek seviyeli görev kuvveti" anlaşmasıyla NATO'ya bir anlamda Türkiye'ye doğrudan müdahale yetkisi verilmişti, bunu da not edin derim.
İnsan ister istemez, içinden soruyor...
NATO 7 yıl önceki bu "kafa"dan arınıp gerçekten yeni bir evreye girmiş olabilir mi?
Emin misiniz?
***
NOT DEFTERİ
Gözyaşları, iftiralar, şantajlar, duygusal saldırganlık, öfke nöbetleri, mektuplar, dedikoducular... Geride bıraktığımız hayatın, karanlıktan çıkıp gelmek gibi ve bizden şikâyet etmek, bizi yargılamak gibi kötü bir huyu vardır. (MILAN KUNDERA / Bilmemek)