Tablo yavaş yavaş belirginleşiyor. Bu gidişle
"Büyük bir deneye denek olduk" diyenler haklı çıkacak. Davosçuların (Dünya Ekonomik Forumu) internet sitelerindeki sağlık manşetlerine baktığınızda durum daha iyi anlaşılıyor...
Birincisi şu: Beyaz Saray bir "kanser zirvesi" gerçekleştirdi ve
mRNA teknolojisinin de yardımıyla kanserden ölümlerin yüzyılın ortalarına kadar yarı yarıya düşürüleceği tahmini yapıldı.
İkincisine gelince, AIDS hastalığına yol açan HIV virüsüne karşı 37 yıldır bir aşı geliştirilememiş olması çok tartışılıyordu. Uzmanlar(!)
Kovid-19'da kullanılan mRNA "sıvıları"nın yakın gelecekte HIV için de etkili olabileceğini düşünüyorlarmış... Kovid patlak verdiğinde, "Sinovac gibi inaktif aşılara karşı AB ülkelerinin ve bazı çevrelerin düşmanlığının altında bir bityeniği var" diye çok yazdık, çizdik. Hatırlayanlar olacaktır.
***
Pandemiyi sonlandırmak isteyenler ile sürdürmek isteyenler kıyasıya çarpışmaya başladılar. Anglosakson medyası
"roket hızıyla yükselen" kanser grafiklerini ön
plana çıkarmaya başladı. Çin ve Avrupa
medyasında ise yeni çıkacak varyantların
tedirginliği pompalanıyor. Bakalım,
bizim medyada hangi taraf ağır basacak.
***
Gülünçleşeceğiz ve bunun farkına bile varmayacağız. Öyle mi? Buyrun... Kot pantolonların yapımı
için çok yüksek miktarda su tüketiliyor
ve karbon ayak izi de çok fazla... Bir
Hollanda firması kiralık kot üretip pazarlıyormuş.
Bizim Nişantaşı entelleri de bunu fark etmiş, internet sitelerinde
yağlayıp ballıyorlar. Neymiş, böylece
"eğlence" sürecek (bu kelimeyi
onlar kullanıyor) ama çevreye de
zarar verilmeyecekmiş. Yahu kardeşim,
madem öyle eğlence bunun neresinde?
Böyle pop kültür oyalanmalarıyla nereye
kadar?
***
"Bir defa Bektaşiliğin doğuşunda, zaman farkından dolayı Hacı Bektaş'ın fiili tesiri söz konusu değildir." Bu sözler Prof. Dr. Ahmet
Yaşar Ocak'ın
Aktüel Tarih dergisindeki
söyleşisinden... Dergide çok nitelikli
yazılar, söyleşiler, polemikler var.
Meraklısı mutlaka edinmeli.
***
Şu sıralarda dijital platformlarda Birinci ve İkinci Dünya Savaşları üzerine belgesellere vurdum kendimi. Çok ilginç yapımlar var. Resmi tarih yalanlarını istemeyerek de olsa göz önüne seren belgeseller. Bunlardan biri Netflix'teki
Tokyo Trials/Tokyo Duruşmaları... İzlemelisiniz.