"Buraya beni göndermemeliydiler...
Bu çok farklı bir şey...
Bir bilim insanı değil, bir şair gelmeliydi buraya...
Bu gördüklerim çok ama çok güzel."
Jodie Foster'ın canlandırdığı Dr. Ellie Arroway, nihayet "solucan deliği"nden geçmiş, uzayın derinliklerine ulaşmıştır...
Başından beri hem bilimsel anlatıları hem de bilimkurgu filmlerini esir alan o karanlık boşluktan eser yoktur.
Kızıl gezegenlerin çoraklığı, yanıp sönen yıldızların uzaklığı yoktur.
Dr. Arroway, uzay-zaman tünelinden geçip mehtapla yıkanan palmiyeli bir sahile varır; çocukluğunun cennetine...
Ve dokuz yaşındayken hayattan ayrılıp onu dünyada yapayalnız bırakan babasına kavuşur.
Bir dakika...
Yoksa uzay gerçekte bizim sandığımızdan çok farklı bir şey midir?
Biz neye uzay diyoruz? Yıldızlarla dolu sonsuz ve gazsı boşluğa...
Doğru mu bu?
Yoksa hakiki uzay aslında "öteki dünya/ölümden sonrası" mı?
Dr. Arroway, ölümden sonraya mı gidip geldi?
Nitekim uzay merkezindeki kayıtlar, kapsülün gerçekte yeryüzünü hiç terk etmediğini gösteriyordu.
Hiç unutmadım o burukluğu...
Bu dünyada yetimmişim gibi bir histi içimdeki...
Yıllar sonra, geçen cuma akşamı TRT 2 filmi gösterdiğinde gözlerimi ekrandan ayırmadım.
"Yaratıcı" fikrine mesafeli bilim insanı ve inançlı din adamı çekişmesi çerçevesinde gidiyordu öykü...
Ama o son yirmi dakikada her şey değişti.
Televizyonu kapatırken bu kez içimde bambaşka bir hüzün vardı.
Bilirsiniz...
Hayata, manzaralara, insanlara, olaylara, anlatılara, filmlere keskin bir dikkatle baktığımızda içimize çöreklenen o ağırlık...
Burada gurbette olduğumuz hissi yani...
Malumatı oyuncak etmek bu hissi yenmeye yetmiyor işte!
Benim pek sevmediğim ama bilimkurgu filmleri tarihine "altın harflerle" kaydı düşülmüş, çok iyi bir yönetmenin elinden çıkmış bir film: Interstellar/ Yıldızlararası.
Orada Sandra Bullock kahredici simsiyah boşluğa bakıp "Uzaydan nefret ediyorum" diye bağırıyordu.
İki uzay ne kadar farklı...
Peki bu iki "tecrübe" aynı evrene mi ait?
Neyse...
Pazar pazar kafanızı daha fazla karıştırmayayım.
Bu çok farklı bir şey...
Bir bilim insanı değil, bir şair gelmeliydi buraya...
Bu gördüklerim çok ama çok güzel."
***
1907 yapımı The Contact/Mesaj filminin sonlarına doğru, belki en çarpıcı sahnede geçiyor bu sözler...Jodie Foster'ın canlandırdığı Dr. Ellie Arroway, nihayet "solucan deliği"nden geçmiş, uzayın derinliklerine ulaşmıştır...
Başından beri hem bilimsel anlatıları hem de bilimkurgu filmlerini esir alan o karanlık boşluktan eser yoktur.
Kızıl gezegenlerin çoraklığı, yanıp sönen yıldızların uzaklığı yoktur.
Dr. Arroway, uzay-zaman tünelinden geçip mehtapla yıkanan palmiyeli bir sahile varır; çocukluğunun cennetine...
Ve dokuz yaşındayken hayattan ayrılıp onu dünyada yapayalnız bırakan babasına kavuşur.
Bir dakika...
Yoksa uzay gerçekte bizim sandığımızdan çok farklı bir şey midir?
Biz neye uzay diyoruz? Yıldızlarla dolu sonsuz ve gazsı boşluğa...
Doğru mu bu?
Yoksa hakiki uzay aslında "öteki dünya/ölümden sonrası" mı?
Dr. Arroway, ölümden sonraya mı gidip geldi?
Nitekim uzay merkezindeki kayıtlar, kapsülün gerçekte yeryüzünü hiç terk etmediğini gösteriyordu.
***
Bu filmi yaklaşık yirmi yıl önce seyrettiğimde içimde garip bir hüzünle sinemadan ayrılmıştım.Hiç unutmadım o burukluğu...
Bu dünyada yetimmişim gibi bir histi içimdeki...
Yıllar sonra, geçen cuma akşamı TRT 2 filmi gösterdiğinde gözlerimi ekrandan ayırmadım.
"Yaratıcı" fikrine mesafeli bilim insanı ve inançlı din adamı çekişmesi çerçevesinde gidiyordu öykü...
Ama o son yirmi dakikada her şey değişti.
Televizyonu kapatırken bu kez içimde bambaşka bir hüzün vardı.
Bilirsiniz...
Hayata, manzaralara, insanlara, olaylara, anlatılara, filmlere keskin bir dikkatle baktığımızda içimize çöreklenen o ağırlık...
Burada gurbette olduğumuz hissi yani...
Malumatı oyuncak etmek bu hissi yenmeye yetmiyor işte!
***
Aklıma yakın zamanlardan bir başka uzay filmi geliyor...Benim pek sevmediğim ama bilimkurgu filmleri tarihine "altın harflerle" kaydı düşülmüş, çok iyi bir yönetmenin elinden çıkmış bir film: Interstellar/ Yıldızlararası.
Orada Sandra Bullock kahredici simsiyah boşluğa bakıp "Uzaydan nefret ediyorum" diye bağırıyordu.
İki uzay ne kadar farklı...
Peki bu iki "tecrübe" aynı evrene mi ait?
Neyse...
Pazar pazar kafanızı daha fazla karıştırmayayım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Hangi burçlar doğuştan lider? Bu 3 burçta liderlik ve zeka adeta genetik
- Beşiktaş - Maccabi Tel Aviv maçı nerede izlenir? TRT Spor frekans uydu ayarı nasıl yapılır?
- 29 Kasım 2024 Cuma Hutbesi | Maddi ve Manevi Tüketiş: Kumar
- O illere gidecek vatandaşlara acil kodlu uyarı
- MSB 1000 personel alımı KONTENJAN DAĞILIMI | Milli Savunma Bakanlığı memur alımı yapılacak branşlar ve kontenjanlar neler?
- AZ Alkmaar-GS maçı ne zaman, saat kaçta? Galatasaray UEFA Avrupa Ligi maçı hangi kanalda?
- MSB DUYURDU! 1000 sözleşmeli personel alımı yapılacak: Başvuru koşulları ve detaylar açıklandı
- KTM, Husqvarna ve GasGas iflas mı etti? Türkiye'de çok satılıyordu
- Sahte dolar anlaşılır mı, nasıl anlaşılır? İslam Memiş tek tek anlattı: 50-100 dolar alacaksanız...
- Aç karnına süt içmek tehlikeli mi? Yan etkileri şaşırtacak!
- Baş ağrısı yok! Tansiyonu 4 puan düşüren mucize çorba
- İlaç kullanmaya gerek kalmadan kolesterolü silip atacak! Yüzde 14 oranında azaltıyor...