2020 ilkbaharıydı.
Hayatın kapatılmasına karşı çıkan bir avuç insandık... Psikolojik ve sosyal
sonuçlarını geçtim,
akla hayale gelmeyecek
ekonomik
sonuçlara yol açmasından
endişeliydik.
"Çin'de bir iş dönüyor, bu videolardaki görüntüler gerçek olamaz" dedik, güldüler,
marjinal saydılar. Şimdi tersini düşünen kalmadı!
Hatırlayın, serinkanlı İngilizler ve akılcı
Almanlar panik içinde otoparklara sahra
hastaneleri kurdular ama beş ay sonra
o hastanelerin sessiz sedasız kapatıldığını
kimse haber yapmadı. Sonucu görüyorsunuz.
Virüs zaten aşıları bile takmıyor,
bildiği yolda ilerliyor. Gıda ve
ihtiyaç malzemeleri tedarik zinciri koptu.
Dünyayı etkisi altına alan yüksek enflasyonun geçici olacağını söyleyen tek bir ekonomist bile kalmadı. Dev ketçap ve mayonez firması bile
"Çok sert bir yokluk geliyor" açıklaması
yaptı... Şimdi soruyorum: 2022'nin
muhtemel sarsıcı
tablosu içinde
2020 Mart'ının
"kurullar"ıyla
işleri yürütebilir
miyiz?
***
Karşınıza
"iklim mücadelesi ve yeşil mutabakat"a kesin inançlı tipler çıkarsa, uzun uzun onlara bakıp gülümseyin ve
geçen hafta içinde Çin'in sadece tek bir gün içinde 12 milyon ton kömür ürettiğini söyleyin. Sonra yürüyün gidin, yolunuza...
***
İki yıl öncesine kadar İstanbul'da bir yere araçla giderken kestirme yolları bilmek büyük avantajdı. Şimdi anlamı kalmadı. Her yol tıkalı, hiçbir yol gideceğin yere seni vaktinde ulaştırmıyor. Bu artık
"İstanbul'un trafik sorunu"ndan çok daha farklı bir olay.
***
Bana kalırsa şu çok ciddi bir soru:
Saatlerini sabah akşam yollarda geçiren insanlar müşfik, anlayışlı ve dinç olabilirler mi?
***
Yok! Hayır! Reuters'in geçtiği
"Makarnalık buğday stokları hızla eriyor" haberini okumayacağım... Bu ciddi felaket haberi yerine gidip makarna yapmayı tercih ederim. Gluten konusunu hiç açmayın; dişe dokunur (al dente) kıvamda ve sosu hoş bir makarna her zaman etkili bir
antidepresandır.
***
Çok iyi kitaplar çıktı. Hangi birinden saymaya başlasam, bilemiyorum. Adem İnce'nin
"Varoluşun Tınısı"nı, Ömer Kemal Buhari'nin
"Komplo Teorileri"ni, Sait Mermer'in
"İslam Düşüncesinin Tarih Yapıcı Rolü"nü ve Zeynep Merdan'ın
"Kendilik Cesareti"ni vurgulayarak başlamış olayım.