Bir aldanan var ama...
Siz diyordu, solcu olarak, soldan yazdığınızı sanıyorsunuz. Ama köylülükle sol iç içe geçmez, çakışmaz, örtüşmez. Sol, özellikle de Marksist sol kentlidir.
Çünkü sanayileşmeye ve onun ürettiği işçi sınıfına dayanır. Köylülük 'narodnizm'dir.
Özünde doğrudur bu yaklaşım. Ne var ki, yetersizdir. Çünkü sol, genel dünya görüşü itibariyle bütün yoksulları, ezilmişleri, dışlanmışları kapsar. Teorik olarak bütün hak ihlaline uğrayanlara sahip çıkar. Azınlıklardan yanadır.
Böyle olmasına böyledir de, nasıl oluyor, diyorum, şu içinde yaşadığımız günde, bu niteliği taşıyan kitleler sol partilerden çekildi ve bırakın liberal sağı radikal sağa kaydı?
Sol, seçkinlerin siyasetine dönüşüyor.
Durumu açıklayacak gerekçeleri de bir çırpıda sayabilirim. Efendim, kitle hareketini durduracak baskıcı uygulamalar, basına dönük kısıtlamalar, hukuk ihlalleri...
Hepsi doğru. Ama benim de cevaplarım var. Bugün çok daha rahat, geniş, gerçek bir örgütlenmenin olanakları her zamankinden fazladır. Lenin zamanında Rusya'da örgütlenme koşulları bugünkünden daha rahat, 1970'lerde devlet baskısı bugünkünden daha mı azdı?
Üstünde düşünülmesi gereken unsur bu.
Bu sonucu doğuran ana unsur diye popülizmden söz edilebilir. Daha önce anayasa kuramı, yurttaşlık kavramı hakkında da çok etkili kitaplar yazmış Jan-Werner Müller'in What is Populism (Popülizm Nedir) isimli çok yararlı, çok işlevsel küçük kitabı yayınlandı.
Müller, popülizmin en zor açıklanan kavramlardan biri olduğunu belirttikten sonra bugün içinde yaşadığımız bu sağ kitle hareketini gene popülizme bağlıyor.
Kabul edeyim. Ama o zaman da aynı soruyu sormam gerekiyor. Bütün bu olumsuz koşullardan sonra solun iradesi niye kitlelerin popülizme kaymasını engelleyemiyor?
Yani, solun benimsediği, kendisine 'doğal' veya 'organik' taban olarak gördüğü kitleler bu derecede savrulmaya hazırdır da, sol onları kendisine sabitleyecek kuvvette bir ideoloji geliştiremiyor mu?
Tüm bu soruları aşacak daha ciddi yanıtlar üretilebilir. Mesela, içlerinde benim en fazla benimsediğim modernleşmenin bitmesi, başka bir evreye girmesidir. Bir modernleşme projesi olan sol yeni döneme cevap üretmekte yetersiz kaldı. Bahsettiğim sol irade, solun belkemiğini oluşturan proletarya diktatoryası ortadan kalkınca modernleşmenin dönüşümüne bağlı olarak eridi.
Bugün başka bir dünya var ve solun 'doğal tabanı' bambaşka bir yerde. Bu dünya için ama özellikle Türkiye için üzücü, ürkütücü, sarsıcı bir durum. Her bakımdan.
Bir aldanan/ yanılan var ortada ama kim, sol mu dünya mı?...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)