Sağa çeken araba...
Dedim çünkü, tam o sırada ABD'de Donald Trump evvela CNN muhabirini diğer basının önünde susturdu. Sanılandan çok daha büyük olan egosuyla ona söz hakkı vermedi. ABD gibi söz hakkının, soru sorma, bilgi alma, araştırma yapma hakkının kelimenin gerçek anlamında kutsal, evet kutsal, olduğu bir ülkede, ben, böyle bir şeyin değil cereyan etmesinin, hayalinin dahi mümkün olmadığını düşünürdüm.
Yetmedi. Trump bu defa da ABD'de sivil haklar bakımından neredeyse 'tarihsel' bir önem ve değer kazanmış, gerçekten de çok emek vermiş, çok çile çekmiş John Lewis için bir türlü vazgeçmediği tweet'lerinden birini attı, 'hep laf eylem yok' dedi. Gene kıyamet koptu. Bırakın beni kim ABD'de böyle bir şeyi tasavvur ederdi?
Başka türlü düşünülürse önemli bir gerçek barındıran ama bu haliyle tam bir safsata ve saçmalık olan bu düşüncenin altında yatan olgu kitle hareketinin sağ siyasetlere yönelmesidir.
Bir soru daha ekleyeyim: bu durum yakın dönemde dünyanın geleceği bakımından ne ifade ediyor?
Hemen bu ikinci soruya cevap vereyim ve herhalde 'iyi şeyler değil' diyeyim. Nedeni, diğer soruların da cevabıdır: demokrasi bugün kimse için bir şey ifade etmiyor.
Demokrasi bugün o yüksek gelirli, beyaz yakalı, eğitimli çevrelerin meselesi. O da maalesef neredeyse bir 'fantezi' olarak. Maalesef somut bir gerçeklik olarak değil. Kitlelerin ise demokrasiyle bir ilgisi yok. Onlar kırk yıldır yaşadıkları ezilmenin hıncını, acısını, öfkesini şimdi sağ, radikal sağ bir yükselişle çıkarmak istiyor. Bunu icabında bir 'milyareder'i seçerek yapma saçmalığına da düşebiliyor ama gene de yapıyor.
Demokrasi bugün bir yönetim yöntemi sadece. Artık varoluşsal bir anlam taşımıyor büyük kitleler nezdinde. Onlar, ulaşmak istediğime ulaşayım da, yönetim ne olursa olsun diyor.
Ama her şey bu kadar basit değil. Daha devam edeceğim bu konuya.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)