Kemalist olmak mı olmamak mı: Asıl mesele bu
Önemlidir çünkü, tarihler Mustafa Kemal'in bir 19. yüzyıl insanı olduğunu gösteriyor, formasyon olarak. 20. yüzyılda gerçekleştirdiği devrimler esasen 19. yüzyılda tasarlanmış bir dünya ve toplum anlayışının uzantısıydı.
Bilim esastı. Daha doğrusu bilimcilik (scientism) esastı. Modernizm toplumsal değerlerden, gelenekten, görenekten kopulmasını öngörüyordu. Bu adım laiklikle atıldı. Model Batıydı. Batının kendi iç şartlarında geçirdiği laiklik süreci Türkiye'de belli uygulamalarla sağlanabilir diye düşünüldü.
Atatürk öldüğünde Kemalizm o sıralarda Avrupa'da yükselmiş otoriter rejimlerin paralelinde parti-devlet bütünlüğünü sağlamış bir yönetimdi. Bu bütünlüğün demir kasnağı toplumun üstüne geçirilmişti. Böylece bir 'Kemalist teolojinin' yaratıldığı söylenebilir. Bilimci ama kendi içinde ilahiyatçı bir anlayıştı bu, dışına çıkılmasına olanak vermiyordu.
Birincisi uluslaşma ve burjuva demokratik devrimidir. Atatürk'ün kuşağı Osmanlı'ya başkaldırmış son kuşaktır. 1822 Yunan isyanından sonra uluslaşma rüzgârlarının yarattığı yeni devletler bu kuşağın da geç olsa bile uyanmasına ve kendi ulus devletlerini kurmasına yol açmıştır. Kemalizmin toplum anlayışı bu minval üzere kurulmuştur ve homojen bir toplum düşüncesini içerir.
İkincisi, bahsettiğim modernleşme modelinin Batıyla ilişkisidir.
Kemalizm konusundaki asıl tartışma bu noktadadır. Batılılaşma Türkiye'de kutuplaştırıcı bir unsurdur. Muhafazakâr siyaset ve kültür Tanzimat üstünden gelen bu anlayışa karşı çıkar. Bu anlaşılabilir. Beni asıl şaşırtan Kemalizm söz konusu olduğunda yaşanan kutuplaşmadır. Belli bir kesim Kemalizmi Batılılaşma içinde 'eleştirel bir konuma' yerleştirir. Yani, Kemalizm, Ziya Gökalpçi bir yaklaşımla medeniyeti almış ama kültürü almamıştır Batıdan.
Popüler Kemalistler Batıcıdır. Ama ideolojik-Ulusalcı Kemalistler Batı karşısında muhafazakârdır. Kemalistler mesela Attila İlhan'ı veya İlhan Selçuk'u yere göğe koyamaz ama onların Batıcı olmadığını, tersine Batı karşıtı olduklarını, Avrasya falan önerdiklerini bilmez. Bu çelişki hâlâ ortadadır.
Gerçek şu ki, Kemalizm olguların ve tarihin bir sonucu ve uzantısıydı. 20. yüzyılda üretilmiş ideolojiler içinde söz ettiğim 'yeniden üretimlerle' Kemalizm ayakta kalan, hâlâ hâkim, bugünkü muhafazakâr iktidar ve siyaset tarafından bile yeniden üretilen tek ideolojidir.
Kemalist olmak mı olmamak mı: asıl mesele bu!..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)