Kürt meselesinin öteki boyutu
Akparti dönemlerinin en büyük özelliği, bu köşeyi izleyenleri bıktıracak kadar yazdım, büyük kitleleri siyasete itmesiydi. Onlara siyaset yaptırmasıydı. Bu sadece Akparti döneminde başlamış bir yöntem değildi. 1990'larda başlamıştı kitlesel siyasallaşma.
İslamcı siyaset kökeninden gelen milyonlarca insan bu dönemde söz konusu hamleyi yaptı.
Netice Türkiye'nin lehine oldu. Seçkinci, dar çevreye dayalı, büyük halk kitlelerini dışlayan, en azından onlara yukarıdan bakan temel müesses ideolojik yaklaşıma karşın Türkiye bu dönemde daha demokratik bir pozisyona kaydı.
Maalesef Aleviler bu dönemde fazla bir etkinlik göstermedi. Onlar siyasi yaklaşımlarını CHP ile birleşerek sürdürüyordu. Bunu sol adına yaptıklarını söyleseler de ana neden laiklikti, ama sorunlu bir laiklik.
Bu açık veya gizli ittifak son evresini Barış Süreci içinde buldu. Akparti önce Akil Adamlar projesini ortaya koyarak, ardından barış süreci içinde tarafları bir araya, bir protokol çerçevesinde getirerek Kürt siyasetini yeni bir boyuta taşıdı.
O açılımın nasıl kapandığını biliyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir noktadan sonra şiddetli bir tepki gösterdi ve malum deyimle 'masa dağıldı.' Bu olgu çevresinde iki seçim yaşandı. O dönemin en önemli unsuru HDP'nin maalesef sivil siyaseti, o kadar güçlü enstrümanları olmasına rağmen, derinleştirmemesi, PKK ile arasına daha uzak bir mesafe koymamasıydı.
Derken 15 Temmuz'daki menfur girişim var. OHAL var. PKK'ya karşı sürdürülen mücadele var. Nihayet HDP milletvekilleri tutuklandı. Bunun üstüne HDP Meclis çalışmalarını askıya aldığını açıkladı.
Birincisi, CB Erdoğan'ın 'masayı dağıtmasını' çok iyi irdelemek gerek. Oradaki tepkisinin nedenlerini henüz yeterince ayrıntılı bilmiyoruz. Herkes bu konu üstünde düşünmeli. O derecede geniş bir hamlenin böyle bir akıbete uğraması basit değil karmaşık nedenlere ve farklı planlamalara bağlıdır.
Onları iyi anlamak zorunludur.
İkincisi, bu durum sivil siyaseti kapatmamalı.
O kapanışın getirdiği gerilimi Türkiye'ye yansıtmamalı, yaşatmamalıdır.
Bundan endişe ederim. Bütün Kürtler PKK'lı olmayacağı gibi Meclis'te sivil siyaseti sürdürecek mekanizmalar muhakkak işletilmelidir.
Türkiye katılımcı, kitlelerin meselelerini demokratik siyaset içinde dile getirdiği bir ülke pozisyonunu korumalıdır.
Siyaset esastır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)