Pek bir iyi olacak...
Özal'ın Körfez savaşıyla bölgeye müdahale etme arzusunun arkasında bu görüş yatıyordu.
O kadar ki, Türkiye'de sol bile meseleye bu açıdan bakardı. Cengiz Çandar'ın zamanında yazdığı Tarihle Randevu, Güneşin Yedi Rengi isimli önemli kitapları, mesela, eski/ Osmanlı OD düşüncesiyle yüklüdür ve doğru şekilde 'o topraklar' meselesiyle iç içedir.
Bu biraz da dış politikada 'pozisyon alma'nın, pazarlık gücünü artırmanın bir aracıdır. Ama gerçektir. Yani İngiltere ve Almanya, OD'da, ilk dünya savaşında güttükleri maksatlarından vazgeçtiler mi? Fransa Libya'da hâlâ at oynatmak istemiyor mu?
Türkiye de meseleye böyle bakardı.
Bazılarının tabiriyle 'Hariciye'nin (hatta bizatihi öyle söylemenin bile o manaya gelen bir yanı vardı) siyaseti büyük devlet siyasetiydi ve Türk dış politikası büyük konularını unutmazdı.
Bahsettiğim görüşün altında İmparatorluk sonrası travmanın da bir rolü vardı elbette.
Yeni ülkeyi kuran ve bir imparatorluğun yıkılmasını görmüş olanlar, 1970'lerde hâlâ siyasetteydi.
Küçülmüş bir dünya devleti olmanın acısını içlerinde taşıyanlar 'büyük devlet' olmanın hayalini aklından çıkarmıyordu.
Gelin görün ki, işte şimdi Robert Gerwarth'ın The Vanquished (Yenilmiş) kitabının alt başlığı, '1. Dünya Savaşı Neden Bitmedi.' Yani o savaş bir şekilde devam ediyor, 'büyük devletler' eski maksatlarını gerçekleştirmek için olmadık oyunlar kuruyor.
Bu tavır reel politikayı dışlıyor, gerçeklerle ilgili değil. Dünyanın durumundan habersiz.
O yüzden de ciddi bir zihin karışıklığı söz konusu. Neticede muhayyel bir geçmiş ve ideoloji üstünden kurgulanıyor her şey. Lozan'ın sahipleri bile onu kutsallaştırmamışken şimdi ona dokunulmazlık yaklaşımıyla bakılıyor, örnekse. (Hemen belirteyim, bu değerlendirmenin, benim için, hiç öyle 'Musul bizimdir, gidelim alalım' yaklaşımıyla alakası yok. Sadece Türkiye'yi kuşatan o zihinsel durumu saptıyorum.) Oturup her şeyi şu yazdığım doğrultuda yeniden düşünsek pek bir iyi olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)