15 Temmuz ve siyasal dönüşüm-1
Cumhuriyet sonrası cumhuriyet dönemi
Böyle dediğime bakmayın. Söyleyiş kolaylığı olması bakımından bu şekilde yazdım. Doğrusu, Türkiye Cumhuriyeti Sonrası Dönem olmalıdır. Ne demek istediğimi anlatayım, bu 'netameli' başlıkla.
Bizden önceki siyaset bilimcilerin bazıları Fransız Cumhuriyet(ler)inden etkilenip 1960 sonrasına 2., 1980 sonrasına 3. Cumhuriyet dediler. İlk, kurucu, özgün (Latince terimiyle 'ur') Cumhuriyetle bunların ilişkileri o siyaset bilimcilere göre vardı. Cumhuriyet aynıydı, esasta birdi, bazı unsurları değişiyordu.
15 Temmuz sonrasında, eğer o 1., 2., 3. Cumhuriyetler birbirine eklenen, aynı cumhuriyetin dönemleri ise, bu defa bambaşka bir cumhuriyete geçtik. Cumhuriyet sonrası cumhuriyet dönemi.
***
Cumhuriyet cumhuriyettir. Dünyada çeşitli modelleri var. Mutlaka bizdeki gibi laikçi, Kemalist, elitist olması gerekmiyor, değil mi?... Oysa, bizde, dönemlenmesine rağmen Cumhuriyet/ler hep bu eksene oturmuştu. Bunların tamamı Kemalist, modernleşmeci, Batıcı, laikçi idi.
Bu cumhuriyetin demokrasiyle ilişkisi seçkinciydi. Halk, toplum, sivillik bu cumhuriyetlerde söz konusu bile değildi. Evet, değildi. Seçim yapmayı marifet sayıyor ama on yıl sonra darbe yapıp seçimle gelmiş iktidarı yok ediyordu.
Şimdi işte o cumhuriyetin sonrası bir döneme geçiliyor.
***
Bu Cumhuriyet öncekinden, tepeden tırnağa, bütün unsurlarıyla farklıdır. Bu cumhuriyet her şeyden önce halkı içeriyor. Sivil iradeye yaslanıyor. Toplumsaldır. 15 Temmuz'da anti-militarist olduğunu gösterdi. Bu cumhuriyet merkezde değil çevrede kuruluyor. İdeolojik olarak Batıcı değil, hiç değil. Olmadığı gibi, bir 'Batı alerjisinden' bile söz edilebilir. Kemalizmden uzak, dinle yani Müslümanlıkla barışık, onu yeniden toplumsal ve gündelik hayatın içine çeken, yerleştiren bir anlayışla bütünleşiyor.
Bu gelişmenin arkasında diğer yazılarımda bahsettiğim sosyal meseleler var. Ama mevcut sonucu onlardan çok siyasal gelişmelerin hazırladığını belirtelim. Bir siyasal dönüşüm sonrası buraya geldik.
***
Siyasal dönüşüm siyasal katılımdan kaynaklanıyor. Daha önceki yönetimler de köylüyle/halkla devleti barıştırmak istemiş olabilir. Ama bu barıştırma son kertede o kitlelerin kentlileşmesi, devlet ideolojisini benimsemesi, Batılılaşması ile tamamlanacaktı. İstanbul üstüne kurulan köprüler hep kitleleri merkeze taşıyacak ve orada yeniden biçimlendirecekti. Bu defa öyle değil. 3. köprünün kurulması maksatlı olarak geciktirildi. Kitleler kendilerini tanıdı, siyasal bilinçlerini oluşturdu, kimliklerini pekiştirdi ondan sonra köprü geldi. Artık bu kitlenin 'merkezde dönüşmesi' pek o kadar söz konusu değil. Olsa olsa 'merkezi dönüştüreceklerdir'.
Yani bir taraf köprü kurarken diğer taraf kimlik kurdu.
Siyasallaşma budur. Siyasal bilincine eriştiği için de 15 Temmuz'da direnmesini bildi bu kitleler. Türkiye'de sınıfsal bilinç midir tam bilemem ama siyasal bilinç ilk kez bir halk hareketiyle böyle net bir şekilde tecelli ediyor. Bundan sonra da kimse bu kitlenin kurduğu cumhuriyeti kolay kolay elinden alamaz. Gelin buna gerçek cumhuriyet diyelim.
İşte 'Türkiye Cumhuriyeti sonrası dönem' dediğim budur. Ama bu kadar değildir. Merak edenler için devam edeceğim...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)