Askeri okullar ve değişen tarih
Asker- siyaset ilişkilerinin bu yaklaşımdan muaf olmayacağı besbelli. Bir grup yapılanlara tepeden tırnağa doğru, diğer grup da baştan sona yanlış diyecektir. Ama bu zıt ve uzlaşmaz görüşlerin ötesinde bir alan var. Onu da ben anlatmaya çalışayım.
Özerk askeri sınıf demek belli bir yaklaşımla eğitim almaktı. Bu eğitim esasında bir doktrine dayanıyordu. O doktrin 19. yüzyıldaki Prusya geleneğinden edinilmiş Osmanlı askeri modernleşmesini hazırlamıştı. Askerin modernleşmenin başını çektiğine inanılıyordu. Buna göre asker toplumun itici ve tayin edici kuvvetidir. Yani: Devletin nasıl olması gerektiğine asker karar verir.
Türkiye'de 1908 sonrasındaki modernleşme bu mantığa yaslanmıştır. Cumhuriyet, bırakın onu, II. Mahmud sonrası modernleşme bu modele oturmuştur. Toplumsal değişimi asker sınıfının önderliği biçimlendirmiştir. Küçük taşra kentlerindeki 'garnizon modernliği' bu metodun uzantısıdır.
Daha geriye gidersek bu aslında devletin ta Osmanlı'dan bu yana sürdürdüğü 'devşirme' mantığıdır. Köylünün, yoksulun çocuğunu alıp eğitir, kendinize göre biçimlendirirsiniz. O da inandığı, inandırıldığı 'tarihsel öncü' anlayışıyla hareket eder. İnanmadığı sivil siyaseti yok sayar, onu ortadan kaldırmak için darbe yapar.
Böyle bir eğitimin demokratik bilinçle ilgisi yoktur. Bizden önceki kuşağın bazı safdil siyaset bilimi hocalarının darbelerden sonra askerin kışlasına dönmesini 'özgünlük' olarak, 'demokratik bilinç' olarak görmezseniz (!) böyle bir 'formasyondan' gelen askerin demokrasiyle ilgili olmadığını da kabul edersiniz. Askerin sivil iktidarla yasal olarak ilişkilendirilmesi de demokrasiyle ilişkili olduğu manasına gelmez. O başka bir şeydir ve başka bir kültüre ihtiyaç gösterir.
Bu bakımdan askeri okulların kaldırılması askerliğin kendisine özgü şartları bir yana, o eğitim/ terbiye elbette verilmelidir, yerindedir.
Tarih değişiyor!...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)