Türk savunma sanayiindeki gelişmeler hakikaten göz kamaştırıcı. Her ay yeni bir ürünle karşılaşıyoruz. Son yıllarda geldiğimiz nokta inanılmaz. Piyade tüfeği bile olmayan bir ülkeydik. Şimdi insansız savaş uçağını uçurmamıza bir ay kaldı. 10 ülkenin beraberce inşa ettiği F-35 projesinden çıkarıldık ama kendi beşincinesil savaş uçağımızı yapıyoruz.
Böylesi bir başarı, her türlü övgüyü hak ediyor. O nedenle de muhalefet bugelişmeler karşısında ne diyeceğini,ne yapacağını şaşırmış halde. Tek yapabildikleri, adres şaşırtmaya ve siyasi iktidarın bu gelişmedeki rolünü küçümsemeye çalışmak.
Tabii ki böylesine başarıların arkasında birçok farklı faktör ve aktör olabilir. Ancak siyasi iradenin rolünü küçümsemeye çalışmak hiç de inandırıcı olmaz. Bütün sürecitetikleyen ve ısrarla takip eden siyasetolmazsa bu tür yenilikler gerçekleşmez.
Siyaset, ekonomik maliyete katlanır. Dış baskılara direnir. Projeleri engellemeye çalışanlarla mücadele eder. Ancak o zaman böylesi bir devrimsel süreç yaşanır.
Ülkemizde yetişmiş insan her zaman vardı. Altmışlı yıllarda Devrim otomobilini kısa sürede yapabilen mühendislerimiz vardı. Ancak onlara gerekli desteğisürekli verecek siyasetçiler ve oişin arkasında ısrarla duran bürokratlarolmayınca hikâye yarım kalmıştı. Büyük bir başarı, başarısızlık örneği olarak anlatılır olmuştu. Siyaset ve ondan emir alan bir bürokrasinin ısrarlı takibi olmadıkça elinizdeki insan kaynağının bir anlamı kalmaz.
Yenilik kolay iş değildir ve durduk yere ortaya çıkmaz. Ateşlenmeye ve sürdürülmeye ihtiyacı vardır. İçerideki hainlere ve dışarıdaki baskılara karşı verilen siyasi mücadeleyi bir kenara bırakın, yok sayın, normal işleyişte bile siyasetin rolüne ihtiyaç vardır. Mesela, ABD gibi gelişmiş ve bağımsız endüstri ülkelerinde dahi yenilik hep siyasetin iradesine bağlanır.
ERDOĞAN'IN ÖNCÜLÜĞÜ
Uluslararası güvenlik alanının en temel konularındandır. Herhangi bir sektörde yenilik çoğunlukla siyasetin öncü rolüyle açıklanır. Askeri teknoloji işine gelindiğinde bu hepten böyledir. Askeri bürokratik kurumlar genelde muhafazakâr ve yenilik karşıtı olarak kabul edilir. Siyasetin müdahalesi olmadan yeni riskler almayacağı düşünülür.
Asıl tartışma konusu, siyasetin hangişartlar altında yenilikçi bir müdahalesergilediğidir. Kimi barış zamanlarını öneçıkartır. Kimine göre savaş zamanları veihtiyaçlar belirleyicidir. Ama tartışmaya açıkolmayan şey, siyasetin öncülüğüdür. ABDgibi demokratik ülkelerde de, Sovyetler gibitotaliter rejimlerde de bu böyledir.
Bu literatürü az çok bilen biri, siyasetin rolünü küçümseme gayretlerini komik bulur. Türkiye için bu durum çok daha açıktır. Erdoğan'ın olmadığı bir denklemdesavunma sanayii yenilikleriniaçıklamak imkânsızdır. Erdoğanhem öncü hem takipçi rolünü sonunakadar yerine getirdi. Türk toplumu da bunu çok yakından izledi. İşte bu nedenle muhalefetin bu gayretleri komik kaçıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.