İlk maçtaki galibiyet ile birlikte üstlerindeki baskıdan kurtulmuş bir takımımız ve kenar yönetimiz vardı.
Maça güvenle başladılar, ne yapacaklarını iyi bildikleri gibi, rakibi de nasıl etkisiz hale getireceklerinin farkındaydılar. Tüm maçı baskı kurarak geçirdik.Topa, oyuna hakim olduk ve sürekliaradık.
Litvanya ile Faroe Adaları, oyun karakteri olarak aynı. Kapandılar, çok koştular, sürekli bozmak istediler ve fırsat beklediler. Bu tip rakipleri ya oyunu hızlandırarakaşarsınız ya da kalitenizle. Doğukan tam bu aşamada devreye girdi
Birlikte ilk maçlarını oynayan takım arkadaşları maçı anlamaya çalışırken, bireysel performansını çıkarttı ortaya. İlk golde şiir yazdı sanki. İkincisinde sakinliği, aklı ve güveniyle attı topu ağlara.
En güzel senaryo vardı bizim için. Skoru yönetme şansımız vardı ve "Hadi gel" dedik. Gelmediler yine de…
Penaltıyla üçledik. Rakibin eli topta ama düşerkenki pozisyonu olağandışı mı? VAR'ın oluşu işimize yaradı bu aşamada. Sonrasında ise artık Kuntz'un taktiği yoktu sahada. Oyuncularımız kendi şovlarının peşine düştüler. Serdar Dursun'la, Halil veyaKerem ile tabela hırsına düşülenpozisyonlar oldu. Onlar için maçın anlamı"kendileri" haline gelince, bizim bueleştirilerimiz "kazandık ya" denilerek geriyeatılır. Aslında "amatör akla" yeniliyoruzböyle. Yine de, sezon bitmiş,arkadaşları tatildeyken, "dimdik" durup,terlerini esirgemeyen bu çocukları tebriketmek borcumuz. Hepsi formanın da öneminibiliyor, kazanmanın da…
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.