İki takım da oyundan çok mücadeleyi ve baskıyı ön plana alınca, kimin daha az hata yapacağını beklemeye koyulduk. Tam anlamı ile bir hazırlık maçıydı aslında. Almanlar genç oyuncularıyla "Neler yapabiliriz?" diye analiz etabındaydı muhtemelen. Birçok bilgisayar verileri işliyor, pas hızını hesaplıyor, buna oyun hızını karşılaştırmaya hazırlanıp, hangi oyuncuların bu uyumu yapabileceğini ortaya çıkartıyorlardı.
Bizde ise hesap-kitap yapacak veri bile yok. Daha maç oynamamış Enes santrforumuzdu. Buradan bile gelişim modeli ya da gelişememe endeksi çıkartabilirsiniz. Sanki kopya golleryedik. Hep merkezden attılar. Yakın oynadılar, hızlı paslaştılar ve sonuçlandırdılar. Bizim merkezde önce Okay, sonra Dorukhan ve Mahmut hep eksikti kademeyi tamamlamada.
10 numaraları Brandt 24 yaşında, tam bir makine. Ozan'ı kovalarkan de görüyorsunuz, hücumu yönlendirirken de. Kendi adımıza maça bu şekilde ağırlığını koyan tek oyuncumuz yok. Mandela, "Yenilmedim, öğrendim" diyor ama bu maçın bize verdiği tek ders, "Böyle olmaz" yorumu. "Nasıl olur?" diye çözüme geldiğimizde, özellikle ön tarafta "klasa"ihtiyacımız var. Eleme maçlarına sakladığımız, "esas" aktörlerimizden daha farklısını bekleyeceğiz elbette. Ozan, Efecan ve Kenan Karaman'ın nefis golleri ile keyfimizi bozmayalım pazar günü öncesi. Avrupa'da "tel tel" dökülen takımlarımız, milli takımı besleyemedikleri sürece çok hesap sorar halimiz de olmaz. Hep geriden gelip, hep yakalamak,bu çocukların inadını alkışlamak gecenincebimize bıraktıkları. Hiç olmazsa yapabileceklerini anladılar. Sakın, tabelayı "başarı" sebebi yapmasınlar. Almanlar "nasıl kazanamadık"ın sonucuna odaklanacaklar, biz "nasıl yenilmedik" diyeceğiz her zaman ki gibi. Bu bakış açısı bizi farklı hale getirmez.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.