Karşında rakip yokmuş gibi oynar, hazırlanır, kendi oyuncularına "hayran" olup rekabetten uzaklaşırsan, bunun adı "kibir"dir. Ersun Yanal, doğrularını hep bir hafta önce, Kadıköy performanslarından çıkartmaya çalışıyor ve bunun bedelini de ödüyor, ödetiyor. Sivasspor'unnasıl pozisyona gireceğini, bununiçin topu rakibe verip, çok adamlahızlı hücum kovalayacağını hepimizbiliyorduk. Maç öncesinde de yazdık.
Kasımpaşa, Fenerbahçe'nin kullandığı her duran top sonrasında pozisyon-gol bulmuştu. Sivas da her duran top sonrası tehlikeli geldi, golü buldu veya kaçırdı. Bunu görmezden gelmek ve "Ben bildiğimioynarım" demek, "kibir"dir. Tabelada yazan da bu kibrin bedelidir.
İlk haftalar, Fenerbahçe'nin vücut dili veya oyun gücü Tolga, Ozan, Emre üçlüsünden geliyordu. Gustavo daha yoktu ortada. Yanal, defansının orijinal olmamasından şikayetçiydi; haklıydı. Buna rağmen topu rakipten en çabuk kapan takımdılar.
Sonrasında önce Tolga gitti bölgesinden, sonra da Ozan. Emre sakatlık sonrasında fizik olarak bitik, form olarak da diplerdeyken, hala ilk on bir görüyorsa. Çıkış yapan Ferdi ve Deniz'e rağmen, Tolga'yı da seçenek tutarken, takım için rekabet yaratılmıyorsa, ErsunYanal, istatistikler ile ne kadarkonuşsa; boş...
Kırılma anları elbette var. Rodrigues'in şutunu Samassa müthiş çıkardı. Tabeladaki denge bozulacaktı veya ilk yarının son dakikasında Ozan'ın getirdiği topu Kruse harcadı. 1-1'e gelecekti skor. Son saniyelerde iki net pozisyon var. Maç 2-2'de bitebilirdi. Bunlar sadece tabeladan maçı okumak olurdu.
Aynı şeyleri yaparak, farklı sonuçlar beklemek ile Einstein zaten söyleneceğini söylemiş. Beşiktaş derbisi öncesindeYanal'ın gerçekleri kendine "itiraf"etmesi gerekiyor. Bunu objektif olarak yaptığında, sorunlarını da çözecektir
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.