Bir yanı düşmanlık, öte yanı hazımsızlık.
Nefret bir de.
Öyle çiğ, öyle kerih, öyle şedidler ki.
Gözleri görmüyor, kulakları duymuyor.
Aynadaki akislerini görüyorlar.
Sadece birbirlerini duyuyorlar.
Tek hakikatleri kendi varlıkları.
İdealleri imtiyazları.
Dertleri servetleri.
Her yerdeler.
Washington'da, Brüksel'de, İstanbul'da, Dubai'de.
Dün olduğu gibi bugün de karşımızdalar.
Bu ülkenin özgürleşmesi onlar için bir kayıp.
Büyümesi, bir büyük endişe kaynağı.
İstiyorlar ki bu ülke Piramitler'de, Abukir'de, Navarin'de, Trablusgarp'ta, Balkan Harbi'nde, Birinci Dünya Savaşı'nda neyi kaybettiğini hatırlamasın.
İstiyorlar ki biteviye kaybetsin.
Etrafındaki yangın ona da sıçrasın.
Yaksın, kül etsin onu!
***
Biri Washington'dan yazıyor.
Biri İstanbul'dan.
Washington Post adı verilen gazete.
Demokrasinin Türkiye'ye yakışmadığını söylüyor.
Türkiye, "çoğunlukçu demokrasininliberal değerlerin dostu olmadığının ispatıdır"diye hüküm veriyor.
"Türkiye Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan'ın otokrasi yolundakiyürüyüşüne neredeyse seçmenin yüzde53'ü destek verdi" diyor.
Demokrasinin Türkiye'de kutuplaşma ürettiğini savunuyor.
Evet Washington Post yapıyor bunu!
Ne öneriyor?
Ne olduğunun bir önemi yok.
Önemli olan, Batıcı bir iktidarın işbaşında olması!
Demokrasi de neymiş?
***
Öteki Cumhuriyet gazetesinden konuşuyor.
Eski Türkiye'nin, eski sistemin gediklilerinden.
Orhan bilmem ne!
Diyor ki "cehalet ile yoksulluk birleşinceortaya AKP iktidarı çıkıyor. İktidarınpolitikası daha çok çocuk, daha yoksulkitleler, daha büyük cehalet ve iktidarınsürmesi."
Bunlar cehaletten değil, sistematik şekildesürdürülen kötülükten sarf edilen cümleler.
16 yıldır bu sözleri sarf ediyorlar.
Bir karşılığının olmadığını elbette biliyorlar.
Mesajlarını dışarıya veriyorlar.
"Biz burada, iş başında, her daimemirlerinizi bekler haldeyiz" diyorlar.
***
Yok o öyle yağma...
Bu ülkenin gerçek sahipleri masaya yumruğunu vurdu.
Millet kendisini buldu.
Tarihini bildi.
Geleneğine ve geleceğine sahip çıktı.
Bir iddia koydu ortaya.
Bir kimlik inşa etti.
Malazgirt'i, Söğüt'ü, Çanakkale'yi, Kut'ul Amare'yi, Milli Mücadele'yi hatırladı.
Hatırladı ve o hafızayla 15 Temmuz destanını yazdı.
O hafızayla 24 Haziran'da sandığa gitti.
***
Önümüzde bir 5 yıl var.
Bu 5 yıl çok kıymetli.
16 yılda elde edilen kazanımların çok daha ötesine geçmemiz şart.
Hep söyledik.
İdeolojik dönüşüm tamamlandı, şimdi kurumsal dönüşüm zamanı diye.
Eğer bu 5 yılda bu kurumsal dönüşümü tamamlayamazsak o takdirde yaşanan zihniyet dönüşümünün de bir anlamı kalmaz.
Türkiye'yi yarına taşımak için bize düşen bu ülke düşmanlarına inat daha çok çalışmak, durmadan çalışmaktır...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.