İşkencecinize âşık olmuşsunuz da haberiniz yok!
İnsanın işkencecisine âşık olması diye bir şey varsa işte bu, onun ta kendisidir.
Yazık!
CHP'ye diyecek sözümüz yok. HDP'ye de yok. Doğrudan FETÖ'nün telkinleriyle kurulan İP'e, namı diğer sözde İyi Parti'ye de!
Gelgelelim kendisini Erbakan'ın siyasi misyonunun temsilcisi olarak sunan Saadet Partisi'ne diyecek çok şey var.
16 Nisan referandumuna giderken saflarını açıkça ortaya koydular.
Türkiye'nin hükümet sistemi krizini çözüp emin adımlarla geleceğe doğru yol almasına engel olmak için çalıştılar.
"Eğer iktidardan pay alamayacaksak o takdirde hiçbir şeyin önemi yok" dediler. Siyasi istikrarmış, hızlı karar alma mekanizmalarının kurulmasıymış, bürokratik oligarşinin tasfiyesiymiş, yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkilerin normalleşmesiymiş, bunları umursamadılar. FETÖ propagandasına alet oldular.
Ne demişti Temel Karamollaoğlu?
"Başörtülüler bugün gördükleri zulmü 28 Şubat'ta görmediler" diye beyanda bulundu.
FETÖ ile ilişkileri dolayısıyla tutuklananları bahane ederek söyledi bu lafı.
O gün, "bundan daha büyük bir izansızlık olmaz" demiştim.
Salı akşamı gördüğümüz o manzara neydi öyle? Bir ödül töreni düzenledi bu parti. Erbakan ödülleri.
Güya Erbakan'ın mirasını yaşatıyorlar.
Halbuki yaptıkları şey o mirasa ihanet etmekten başka bir şey değil.
Yaptıkları şey, üç kuruşluk bir menfaat adına Erbakan'ı ve hareketini tehdit olarak görmüş insanlara mavi boncuk dağıtmak. Ödül verilen isimlerden bahsetmiyorum bile.
Sadece bir örnek vereyim.
Erbakan'a darbe yapan güçler arasında en ön sıralarda yer alan, o günlerde "Orduyu Zorlamayın" diye manşet atan Cumhuriyet gazetesi bu ödül törenini bakın nasıl haberleştirdi?
"Beşiktaş MKM'de düzenlenen görkemli törene SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül birlikte geldi. Uğur Dündar'ın da ödül verdiği törenin her karesi 24 Haziran öncesi adeta siyasi bir mesaj gibiydi."
Orada ve dışarıda mavi boncuk dağıttıkları, birlikte fotoğraf verdikleri isimler 2007'de Gül'ün Cumhurbaşkanı olmaması için canla başla uğraşmışlardı.
Bugün anlıyoruz ki o gün onlar Gül'e düşman değildiler. Onu oraya getiren Tayyip Erdoğan'a ve onun vizyonunaydı düşmanlıkları.
7 yıllık görev süresi boyunca Abdullah Gül'ün aslında kendileri için bir tehdit olmadığını, kendileriyle iyi geçinmek büyük gayret sarf ettiğini anladılar. Hele 2013'ten sonra manzara daha da netleşti.
Erdoğan karşıtı bütün operasyonlarda Gül ya sessiz kaldı ya gizliden gizliye destek verdi. Kimine ise bu desteğini açıktan sundu hazret!
Neden? Çünkü Erdoğan iktidarını onlarla paylaşmadı.
Erdoğan, meşruiyetini milli iradeden aldığını düşündü. Bu iradeye de ipotek koydurmadı. Ne sağdan yaklaşanlara yüz verdi, ne soldan yaklaşanlara.
Erdoğan bu yüzden değerli, bu yüzden sahici bir lider...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)