Yazık ki ne yazık. Nasıl da içler acısı bir haldir bu.
İnsanın işkencecisine âşık olması diye bir şey varsa işte bu, onun ta kendisidir.
Yazık!
CHP'ye diyecek sözümüz yok. HDP'ye de yok. Doğrudan FETÖ'nün telkinleriyle kurulan İP'e, namı diğer sözde İyi Parti'ye de!
Gelgelelim kendisini Erbakan'ın siyasi misyonunun temsilcisi olarak sunan Saadet Partisi'ne diyecek çok şey var.
***
Türkiye düşmanı bir ittifakın parçası olmayı tercih ettiler. Milli siyaseti terk edip Batıcı siyasete kapaklandılar.
16 Nisan referandumuna giderken saflarını açıkça ortaya koydular.
Türkiye'nin hükümet sistemi krizini çözüp emin adımlarla geleceğe doğru yol almasına engel olmak için çalıştılar.
"Eğer iktidardan pay alamayacaksako takdirde hiçbirşeyin önemi yok" dediler. Siyasiistikrarmış, hızlı karar alma mekanizmalarınınkurulmasıymış, bürokratikoligarşinin tasfiyesiymiş, yasama,yürütme ve yargı arasındakiilişkilerin normalleşmesiymiş, bunlarıumursamadılar. FETÖ propagandasınaalet oldular.
Ne demişti Temel Karamollaoğlu?
"Başörtülülerbugün gördüklerizulmü 28 Şubat'tagörmediler" diyebeyanda bulundu.
FETÖ ile ilişkileri dolayısıyla tutuklananları bahane ederek söyledi bu lafı.
O gün, "bundandaha büyük birizansızlık olmaz"demiştim.
***
Fakat o da nesi? Olurmuş meğer.
Salı akşamı gördüğümüz o manzara neydi öyle? Bir ödül töreni düzenledi bu parti. Erbakan ödülleri.
Güya Erbakan'ın mirasını yaşatıyorlar.
Halbuki yaptıkları şey o mirasa ihanet etmekten başka bir şey değil.
Yaptıkları şey, üç kuruşluk bir menfaat adına Erbakan'ı ve hareketini tehdit olarak görmüş insanlara mavi boncuk dağıtmak. Ödül verilen isimlerden bahsetmiyorum bile.
Sadece bir örnek vereyim.
Erbakan'a darbe yapan güçler arasında en ön sıralarda yer alan, o günlerde "Orduyu Zorlamayın" diye manşet atan Cumhuriyet gazetesi bu ödül törenini bakın nasıl haberleştirdi?
"Beşiktaş MKM'de düzenlenen görkemli törene SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül birlikte geldi. Uğur Dündar'ın da ödül verdiği törenin her karesi 24 Haziran öncesi adeta siyasi bir mesaj gibiydi."
***
Baksanız Temel Karamollaoğlu da Abdullah Gül de 28 Şubat mağduru.
Orada ve dışarıda mavi boncuk dağıttıkları, birlikte fotoğraf verdikleri isimler 2007'de Gül'ün Cumhurbaşkanı olmaması için canla başla uğraşmışlardı.
Bugün anlıyoruz ki o gün onlar Gül'e düşman değildiler. Onu oraya getiren Tayyip Erdoğan'a ve onun vizyonunaydı düşmanlıkları.
7 yıllık görev süresi boyunca Abdullah Gül'ün aslında kendileri için bir tehdit olmadığını, kendileriyle iyi geçinmek büyük gayret sarf ettiğini anladılar. Hele 2013'ten sonra manzara daha da netleşti.
Erdoğan karşıtı bütün operasyonlarda Gül ya sessiz kaldı ya gizliden gizliye destek verdi. Kimine ise bu desteğini açıktan sundu hazret!
***
Bütün bu olmadık işlere girişenlerin derdi ne? Tayyip Erdoğan'dan kurtulmak!
Neden? Çünkü Erdoğan iktidarını onlarla paylaşmadı.
Erdoğan, meşruiyetini milli iradeden aldığını düşündü. Bu iradeye de ipotek koydurmadı. Ne sağdan yaklaşanlara yüz verdi, ne soldan yaklaşanlara.
Erdoğan bu yüzden değerli, bu yüzden sahici bir lider...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.