Hayrola, Erdoğan niye konuşmuyormuş?
Cumhurbaşkanı Erdoğan iki gün önce bu meseleyle ilgili konuştu ve Diyanet'i göreve çağırdı.
Gerçek ilim sahiplerinin çıkıp Müslümanların güncel meseleleriyle ilgili doğru bilgilerle halkı aydınlatması gerektiğini söyledi.
İslam'ın düne değil, bugüne ait bir din olduğu- nu vurguladı, Nassın değil, içtihadi hükümlerin dönemin şartlarına göre yenilenmeye ihtiyaç duyabileceğini söyledi. Çarpıtmayın!
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sözleri eder etmez gizli Erdoğan düşmanları hemen kampanya başlattı. Malum çevreler. Hemen hepsi vakti zamanında Erdoğansız AK Parti projesine destek vermiş tipler. Neymiş efendim Cumhurbaşkanı her konuda konuşmayacakmış!
Yahu bu ülkede, hatta İslam dünyasında Müslümanların haklarını savunmak ve izzetini korumak için R. Tayyip Erdoğan kadar mücadele eden bir başka lider var mı?
Yok! Hele ki bir siyasi liderin kamuoyu vicdanını zedeleyen bir meseleye duyarsız kalması düşünülebilir mi? Sırf birilerinin egosu incinmesin diye Erdoğan susacak öyle mi?
Yok. O öyle değil...
***
TETİKÇİLER TÜRLÜ TÜRLÜ
"Dünyada iki büyük süper güç var. Biri ABD, diğeri Moody's kredi derecelendirme kuruluşu. ABD bombalarıyla sizi yok edebilir. Moody's ise kredi notunuzu düşürerek.
Fakat inanın bazen hangisinin daha güçlü olduğunu tespit etmek kolay değil." Bu ifadeler Thomas Friedman'a ait.
1996'da New York Times gazetesinde sarf etmiş bu sözleri Friedman. Bu satırları bize Mehdi Hasan The Guardian'daki yazısında hatırlatmış. O sözlerin sarf edildiği günlerin üzerinden 22 yıl geçmiş. O 22 yılda köprülerin altından çok sular akmış. Gelgelelim bu ifadeler Moody's denen örgütün gerçek yüzünü gözler önüne seriyor. Bu örgüt küresel şer odaklarının iktidar oyunlarının asli bir unsuru olarak tasarlanmış. Bu bağlamda devasa operasyonlara imza atmış. Batı dünya sisteminin düşman gördüğü ülkelerin istikrarsızlaştırılmasına, o ülkelerde yönetim değişikliklerinin meydana getirilmesine aracılık etmiş.
Bu örgüt bugün aynı güce sahip değil.
Dedim ya köprülerin altından çok sular aktı diye. Türkiye bu 22 yıllık dönemde çok ciddi şekilde büyüdü. IMF'ye borcunu kapattı, Batı'ya bağımlı, Batı'nın sömürdüğü bir pazar olmaktan çıktı. Sözün özü o günden bugüne Türkiye hem büyüdü hem özgürleşti. Türkiye özgürleşme ve büyüme gayretini sürdürürken, uluslararası alandan da kopmadı. Batı'dan da Doğu'dan da beslenmesini bildi. Ne var ki Türkiye'yi eski günlerine döndürmek isteyen sömürgeci güçler özellikle son 5 yılda yoğun bir taarruza girişti.
Bir yandan terör örgütleriyle siyasal alanı, öte yandan finansal atak ve manipülasyonlarla ekonomi alanını istikrarsızlaştırmaya, krize sokmaya çalıştılar. Amaçları Türkiye'de yönetim değişikliği meydana getirmek oldu. Daha açık söylersek R.
Tayyip Erdoğan'ı indirmek için seferber oldular. Şimdi 2019 için yığınaklarını yapıyorlar.
Moody's Türkiye'nin kredi notunu indiriyor. Güya bununla Türk ekonomisini krize sokacağını düşünüyor. Mevlüt Tatlıyer'in ifade ettiği gibi "Moody's'in Türkiye'ye dönük not indirim kararı açık bir finansal tetikçilik örneği." Tetikçileri de, azmettirenleri de biliyoruz, tanıyoruz. Onlar 15 Temmuz'da darbeci FETÖ'cüleri azmettiren, onlara alkış tutanlarla aynı unsurlar.
Devlet kararlı tutumundan vazgeçmediği, millet devletin arkasında durmaya devam ettiği müddetçe bu kötücül planların, bu gayriahlaki müdahalelerin hiçbir karşılığı olmayacak...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)