Bir acı tren düdüğünün düşündürdükleri
Asya'dan Avrupa'ya yeni bir demiryolu hattı açıldı. Bakü- Tiflis- Kars demiryolu hattı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Gürcistan Başbakanı Kvirikaşvili Bakü'nün güneyindeki Alat'ta bir araya geldi. Önce güzel bir tören gerçekleştirildi, ardından ilk resmi tren seferi yapıldı.
Geçtiğimiz yıllarda bu girişimi engellemek için o denli büyük uğraşlar verildi ki... Tek kutuplu bir dünyada, Batı'ya bağımlı bir dünya ekonomisinde ısrarcı olanlar her türlü manipülasyon ve müdahaleyi gerçekleştirdiler. Bu demiryolu hattına katkı sunan ülkelerin her birini bu projeden vazgeçirmek için çabaladılar. Baskı kurmaya çalıştılar. Olmadı, başaramadılar. Sonunda bu hayırlı sonuç ortaya çıktı.
Bu yeni demiryolu hattı neden önemli? Her şeyden önce Bakü- Tiflis- Kars arasındaki bu demiryolu hattı ile Asya ile Avrupa arasındaki yük taşımacılığı süreleri çok ciddi şekilde kısalacak.
Çin'den Avrupa'ya doğru olan ticaret yolu 12 güne düşecek. Bu yönüyle bu demiryolu hattı Rusya ve İran üzerinden geçen mevcut hatlara nazaran çok ciddi avantajlara sahip olacak.
Türkiye'nin dış politika hamlelerini, dışarıda attığı adımları ideolojik bir körlükle okumaya devam edenler, lütfen bir önceki cümlemi iyi okuyun. Gerçi pekala neyin ne olduğunu siz de biliyorsunuz, ancak adı üstünde ideolojik körlük. Biraz da iktidar savaşı işte. Türkiye'yi kuşatma, Türkiye'yi sınırlandırma gayreti.
Batıcıların, Garpzedelerin Türkiye'den istedikleri şey belli. Dışa açılma, içe kapan. Özgürleşme, bağımlı kal. Büyüme, küçül. Birlik olma, bölün. İstikrar, büyüme, bağımsızlaşma... Bunlar da neymiş? Önemli olan Batı'nın bizi takdir etmesi, bizi kendinden görmesi!
Bu dünya geçmişte kaldı. Bu kâbus bitti. Artık Türkiye, dış politika, ekonomi ve güvenlik alanındaki kuşatmaları aşıyor. Kendi kararlarını kendi veriyor. Kendisine dayatılan reçeteleri bir bir yırtıyor. Bunu da retorik düzeyde yapmıyor. Somut projeler koyuyor ortaya.
Bakınız, bu tren hattı sadece insanlığa Asya'dan Avrupa'ya yeni bir ticaret yolu kazandırmadı. Aynı zamanda kültürlerarası ilişkilere de yeni bir boyut kattı. Tarih boyunca ticari ilişkilerin kültürlerarası ilişkileri besleyen en önemli dinamik olduğunu biliyoruz. Modern dönemde, yani Batı'nın dünya egemenliğini ele geçirdiği dönemden bu yana küresel alanda kültürlerarası ilişkilerden bahsetme imkânımız kalmadı. Batı'nın dayatmalarından, tek taraflı bir kültürel akıştan söz eder hale geldik. Bugün bu tek taraflı küreselleşme dayatmasına da karşı çıkılıyor. Bugün Türkiye bu karşı çıkışın temsilciliğini yapıyor. Hem çıkıp küresel adaletsizliklere karşı tavır koyuyor, hem de somut adımlarla alternatifler üretiyor.
Evet bir tren düdüğü... Göğü delen, içimize işleyen o isyankâr ses... Bende büyük bir ümit, büyük bir heyecan yarattı... Hayırlı uğurlu olsun...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)