Bunun adı İslam nefreti
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 9 Temmuz'da Hamburg'da yapacağı konuşmaya yasak getirmenin derdine düştüler.
Malum, Erdoğan 8 Temmuz'da G-20 zirvesine katılmak Hamburg'da olacak. Sanırsınız Alman Parlamentosu'nda konuşmak için başvuruda bulunmuş ve Alman makamları bunu uygun bulmamış!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya'da yaşayan ve kendisiyle hasbıhal etmek isteyen Türk vatandaşlarına seslenmek istiyor. Ve bu engellenmeye çalışılıyor. Nerede diplomasi, nerede nezaket, nerede ciddiyet!
Gelgelelim burada gündelik politikanın ötesinde bir durum var. Daha derinlerde yatan, günden güne Avrupa gündelik hayatının ayrılmaz bir parçası haline gelen bir nefret var. Bir öteki nefreti bu, saf İslam nefreti!
Evet, tarihsel bir İslam nefretinden bahsediyorum. Avrupa medyasında bugünlerde döne döne aynı teraneyle karşılaşıyoruz. Neymiş efendim, "ne yapılırsa yapılsın İslam asimile edilemez"miş.
Avrupa'da ırkçılık böyle yükseliyor. "Avrupa bir Hıristiyan medeniyetidir" sözü artık alelade bir söz oldu. Rahmetli Necmettin Erbakan, "Avrupa Birliği (o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu) bir Hıristiyan kulübüdür" dediğinde bizdeki Batıcılar kıyameti koparıyorlardı. Şimdi ne diyorlar bu lakırdılara?
Batı medyasında Müslüman göçmenler "istilacılar" olarak yansıtılıyor. Son dönemlerde Avrupa'da popüler kültürün önemli nesnelerinden biri ne biliyor musunuz? "Türklerin Viyana kuşatması!" Bir diğeri, "Haçlı seferleri!"
Önce böyle bir dertlerinin olmadığını söyleyip durdular. Bir noktada İslam'ın asimile edilemezliği hususunda karar kıldılar. O nokta, başarı elde edemediklerini anladıkları noktaydı.
Gerçekten de Müslümanları asimile etmek için her yolu denediler. Adına "entegrasyon" dediler, "birlikte yaşama" dediler. Hepsi yalandı.
Asimile etmek, dönüştürmek istediler.
Müslüman toplumların kendi sömürgeleri olarak yaşamalarını, Müslümanlar Avrupa'ya geldiklerinde azınlık statüsünde kalmalarını talep ettiler.
Avrupalılar, bir dönem Türkiye'ye destek oldular. Türkiye'nin "laik ve Batıcı" bir kimliğe sahip olduğunu düşündükleri, İslami kimliği sosyo- politik alandan tamamen dışladığına kanaat getirdikleri vakit sundular bu desteği. Ne zaman ki Türkiye'nin İslami kimlikle bir sorunu olmadığını, din-devlet ilişkilerinin rehabilite olduğunu gördüler, işte o zaman Türkiye'yi dışladılar. Türkiye düşmanlığına, Erdoğan düşmanlığına soyundular.
Bugün Almanya başta olmak üzere Avrupa'daki Türkiye karşıtlığı da, Erdoğan düşmanlığı da İslam nefretinden kaynaklanıyor. Bunu bilmeli, bunu görmeliyiz.
Öyle, ne yazık ki öyle...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)