Maksat Türkiye’yi oyuna çekmek
Evet, küresel aktörler kısa, orta ve uzun vadede Türkiye'ye kaybettirmek için 2010'dan bu yana yoğun bir uğraş içinde.
"Ne yani, tek hedef Türkiye mi?" diye sorabilirsiniz. Elbette tek hedef Türkiye değil. Fakat hedefteki başlıca aktör Türkiye. Zira bölgedeki tek gerçek aktör Türkiye.
Türkiye'nin düşürülmesi bölgenin 100 yıl öncesinde olduğu gibi bir kez daha Batılılar tarafından parsellenmesi için bir zorunluluk olarak görülüyor.
Batıcılar, aşağılık kompleksini bir türlü yenemeyen okumuş yazmışlar ikide bir "Türkiye'nin eti ne, budu ne?" diyerek bu ülkenin yerli ve milli aktörlerinin dışarıda attığı adımları değersizleştirmeye çalışıyorlar. Dedim ya, aşağılık kompleksi bu! Bir taraftan da mandacılık ruhu!
İddialı bir aktör olarak, bölgesel bir güç olarak çevresinde olan bitene duyarsız kalmıyor Türkiye. Çünkü biliyor ki bu duyarsızlık bir süre sonra iç bütünlüğüne zarar verir.
Çevremiz fiilen bölünmüş, işlemeyen devletlerle kaplı. Şimdi de bu fiili bölünmüşlüğü resmileştirme çabaları söz konusu. Kuzey Irak'ta 24 Eylül'de "bağımsızlık referandumu" gerçekleştirilecek. 6 Kasım'da genel seçime gidilecek.
Sırada Suriye var. Amaç, fiili durum yaratıp DEAŞ'tan elde edilen toprakların üzerine yatmak.
Yemen'in hali içler acısı. İran, günden güne daha da agresifleşiyor. Suriye'ye kendi topraklarından füze fırlatıyor. Suudi Arabistan'ın yeni veliaht prensi İran'a karşı daha sert davranmaktan, İran'ın içinde operasyonlar yapmaktan bahsediyor.
Ve Körfez'deki kriz... Katar'ın günah keçisi yapıldığı bu düzmece krizin arkasından neler çıktı neler. Bir de baktık ki meselenin bir ucu ABD'nin Katar'a silah satışıyla, öteki ucu S. Arabistan'daki taht kavgasıyla ilişkili.
ABD, yeni bir veliaht prens seçtirerek S. Arabistan'ın iç siyasetine müdahalede bulundu. Sanılmasın ki bu müdahaleden Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) kendisini kurtarabilecek.
Bu tavır elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliği sayesinde mümkün olabildi. O nedenle de daima Erdoğan düşmanlaştırıldı.
Şu anda Katar krizinde geldiğimiz noktaya bir dönüp bakalım. S. Arabistan ve BAE, Katar'dan Türk Askeri Üssü'nü kapatmasını istiyor.
Birileri Türkiye'yi oyuna çekmek, daha büyük bir krizin parçası haline getirmek için çabalıyor. Daha önce söyledim, bir kez daha söyleme gereği duyuyorum. Türkiye, 2010'un Türkiye'si değil. Arap baharından ve o süreçte maruz kaldığı saldırılardan çok şey öğrendi. Güçlenerek bugüne geldi.
Akıllı güç kullanacak, yolumuza devam edeceğiz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)