Bu ne biçim iş?
Gerçekten olacak iş değil!
Şöyle bir panel başlığı gördüm.
"Turkish Speaking DAESH Supporters on Twitter"
"Twitter'daki Türkçe Konuşan DEAŞ Destekçileri"
Panel, 14 Haziran'da Ankara'da gerçekleşecek.
Paneli ORSAM düzenliyor.
Malum, Dışişleri Bakanlığımızla ilişkili bir kuruluş ORSAM.
Panele konu olan proje, Amerikan Büyükelçiliği tarafından desteklenmiş.
Diyeceksiniz ki DEAŞ'a katılan Türkler yok mu?
Var elbette.
Dünyanın her yerinden militan çeken bir terör örgütünden bahsediyoruz.
Haliyle "Türkçe konuşan" DEAŞ destekçileri de var aralarında.
İngilizce konuşanlar, Fransızca konuşanlar kadar.
Ve bunlar da sosyal medya kullanıyorlar.
Birilerinin de bunlar üzerine araştırma yapması, analiz etmesi gerekir.
Gelgelelim ortada iki büyük sorun var.
Bir, Türkiye hatırı sayılır bir süre DEAŞ'a destek vermekle itham edildi.
Sistematik bir karalama kampanyasına maruz kaldı.
Türkiye'ye ve Erdoğan'a yönelik yıpratma savaşının ana malzemelerinden biri buydu.
Bu malzemeyi yeri geldi PKK kullandı, yeri geldi FETÖ kullandı, yeri geldi İran kullandı, yeri geldi Obama yönetimi kullandı.
Gerçekle uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen bu kara propaganda tuttu.
Ne yazık ki Türkiye çok haksız bir muameleye tabi tutuldu.
"Teröre destek veren ülke" gibi gösterilmeye çalışıldı.
Türkiye, DEAŞ'a karşı Fırat Kalkanı Harekatını başlatmasına, büyük bir zafer elde etmesine rağmen yine de Batı'nın liberal medyası bu yalanı gündemde tutmaya devam etti.
Kerli ferli adamlar Türkiye'nin DEAŞ'la savaşını "danışıklı dövüş" diye yansıttı.
Evet, birinci sorun bu.
Böyle kirli bir arka plan varken bütün dünyanın gözleri önünde bu başlıkla bir panel yapmak!
İkinci sorun ise bu paneli ORSAM'ın düzenliyor oluşu.
Buradaki "kamu çıkarı" nerede?
Türkiye'nin ne tür bir "menfaati"ni gözetmiş oluyoruz?
Hepsi bir yana bu paneli düzenleyenler bunun Türkiye'ye karşı yıpratma savaşı uygulayanların ekmeğine yağ süreceğini göremiyorlar mı?
Türkiye'yi sınırlandırmak, tedip etmek, yolundan çevirmek için her türlü yola başvurdular.
Çevremizde olan biten ne varsa onu Türkiye'ye karşı kullandılar.
Irak savaşını da, Suriye krizini de Türkiye'nin istikrarsızlaştırılması için fırsat gördüler.
Emin olun bugün Körfez'de cereyan eden hadiseleri bile aynı amaç uğruna kullanmaya çalışıyorlar.
Katar krizini şimdiden Türkiye krizine çevirmek için yanıp tutuşuyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu oyunu gördüğü için diplomasiye ve diyaloga vurgu yapıyor.
Türkiye'nin bu krizde arabulucu rolü oynaması için gayret ediyor.
Erdoğan'ın siyasetteki yalnızlığı yeni AK Parti'nin teşekkülü ile bitiyor, bitecek.
Peki ya Erdoğan'ın devletteki yalnızlığı ne olacak?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)