ABD-Türkiye ilişkileri nereye gider?
1. Serbest ticaretin teşvik edildiği bir küresel ekonomik sistem.
2. ABD'nin başını çektiği ittifaklar üzerine kurulu bir küresel güvenlik sistemi.
II. Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD başkanları dış politika yapımında bu iki unsuru esas aldı. Bir kişi hariç. Donald Trump. Trump bu iki ilkeye meydan okuyarak başkanlık yarışına girdi ve bu yarışı kazandı. Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra da serbest ticarete dayalı küresel ekonomi sistemini ve NATO merkezli küresel güvenlik sistemini hedefe koydu. Trump'a göre mevcut uluslararası düzen ABD'nin değil, Çin'in çıkarlarına hizmet ediyor, onu büyütüyor ve bir tehdit haline getiriyor.
"Önce ABD" sloganıyla başkan seçilen Trump Çin'i yayılmacı bir siyasi güç ve ABD'yi zarara uğratan bir ekonomik aktör olarak gördü. Nitekim 2009'da ABD'nin de önüne geçerek dünyanın en büyük ithalatçısı konumuna yükselen Çin, bundan 3 yıl önce de satın alma gücü bakımından dünyanın en zengin ekonomisi payesini kazandı.
"Küresel ekonomi" yerine "korumacı ekonomi"den yana olan Trump, ekonomi ve ticaret yönetimini uzun yıllardır Çin'in ABD ekonomisinin en büyük düşmanı olduğunu savunan Wilbur Ross, Peter Navarro ve Robert Lighthizer gibi isimlere emanet etti.
Öte yandan Trump Çin'i kontrol altında tutabilmek için G. Kore ve Japonya'yı "hiçbir şey karşılığında beslemek" yerine ABD'nin "caydırıcılık kapasitesi"nin geliştirilmesi ve bunun üzerinden Çin'in kontrol altında tutulması gerektiğini savunuyor.
Kabul etmeliyiz ki karşımızda acısıyla tatlısıyla çok daha genel bir tablo var. Türkiye-ABD ilişkilerini yeni dönemde sadece Suriye bağlamında oluşacak ihtilaflar ve sahip olunan güvenlik kaygılarının "itici" etkileri şekillendirmeyecek. ABD'nin bölgemizde Obama yönetiminin başarısız politikalarında ısrar etmesi elbette Türkiye'yi itecektir. Aksi Türk-ABD ilişkilerinin normalleşmesine hizmet eder.
Öte yandan Türk-ABD ilişkilerini küresel boyutta ortaya çıkan yeni fırsat alanları ve onların "çekici" etkileri de şekillendirecek. Trump yönetiminin bu noktada ortaya koyacağı performans Türkiye'nin ABD'ye yönelik yaklaşımına da yansıyacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)