Salı günü Eskişehir'deydik. Bugün Aydın, yarın da Antalya'da olacağız. Sabah yazarları olarak bir süredir Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye için önemini anlatmaya çalışıyoruz. Geçen hafta da bu çerçevede Mersin ve Adana'da paneller düzenledik.
Derdimiz, Türkiye'nin yakaladığı bu tarihi fırsatı değerlendirmesine katkıda bulunmak. Elimizden geldiğince, karınca kararınca.
Ret cephesinin korku ve yalan siyasetine inat, yaptığımız konuşmalarda yeni hükümet sisteminin içeriğini bütün açıklığıyla ortaya koymaya çalışıyoruz. Bir yandan 15 Temmuz ruhunun 16 Nisan referandumunda nasıl tecessüm ettiğini anlatıyoruz. Diğer yandan bugün geldiğimiz noktaya, modern Türkiye tarihi içinde demokratik meşruiyete inanan, halkın iradesine güvenen yerli ve milli güçlerle devletin sahibi olduğunu düşünen bir grup imtiyazlı Batıcı azınlık arasındaki uzun ve çetin mücadelenin sonunda geldiğimizi ortaya koyuyoruz. 16 Nisan'dan evet sonucu çıktığında darbelerle, darbe anayasalarıyla ve darbe kurumlarıyla halkın iktidarını sınırlandırmaya çalışan aktörlerin büyük bir hezimet yaşayacaklarını belirtiyoruz.
Halk Cumhuriyet tarihi boyunca tepeden inmeci politikalarla teslim alınmaya çalışılan iradesine sahip çıktı. Bütün manipülasyonlara rağmen rasyonel tercihlerde bulundu.
Geleceğine sahip çıktı, sivil siyasetin alanını genişletti. Her darbe sonrasında yine kendisini temsil edeceğini düşündüğü aktörleri iktidara taşıdı.
Özellikle iktidar tecrübesine sahip sağ siyasi partiler vesayetle mücadele için bugün adına Cumhurbaşkanlığı sistemi dediğimiz hükümet sistemini desteklediler.
16 Nisan günü bu milletin vesayetçilere, darbecilere, onların dışarıdaki hamilerine bu ülkenin geleceği ile ilgili esas söz sahibinin kim olduğunu göstereceği günün adıdır.
Türkiye'nin bu yakaladığı tarihsel fırsatı elinden kaçırmasını, son 15 yılda elde ettiği kazanımları sıfırlamasını arzu edenler 16 Nisan'da yapılacak seçimi "alelade bir referandum" gibi yansıtmaya çalışıyorlar. "1982Anayasası defalarcadeğişti, gün sonundabir kere daha değişecek" diyerek hedef saptırmak istiyorlar.
Oysaki ilk kez devletin örgütlenmesiyle, devletin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bir anayasal düzenleme yapılıyor. Ve bunu halk yapıyor.
Yani bizler, tam da bir Cumhuriyet rejiminde olması gerektiği gibi ilk kez kendi siyasi sistemimiz hakkında karar veriyor, kendi elimizle kendi hükümet sistemimize karar veriyoruz.
Bütün bunlarla birlikte elbette yeni hükümet sisteminin siyasal istikrarı kalıcı hale getirecek, yürütmeyi etkin ve hızlı hale getirecek, yasamayı güçlendirecek, yargıyı demokratikleştirecek, uzlaşma kültürünü zorunlu kılacak ve güçlü liderliği kurumsallaştıracak şekilde tasarlandığını da anlatmaya çalışıyoruz.
Paneller boyunca vurguladığımız bir diğer husus ise yeni hükümet sisteminin dünyadaki farklı hükümet sistemlerinin eksikleri giderilerek nasıl güçlendirildiği ve Türkiye'ye özgü hale getirildiği.
Bir başka husus, Avrupa'daki bazı devletlerin, birtakım siyasi aktörlerin neden Türkiye'ye karşı düşmanlık yaptıkları, 16 Nisan'da hayır çıkması için niçin bu denli yoğun uğraş içinde oldukları hususu. Ve elbette 16 Nisan'da evet çıkması halinde Türkiye ekonomisinin neden, nasıl ve hangi ölçeklerde büyüyeceği konusu da ele aldığımız konular arasında.
Serdar Karagöz, Yahya Bostan, Ozan Ceyhun, Şeref Oğuz, Mahmut Övür ve diğer yazar dostlarımızla birlikte, hep birlikte Türkiye'nin büyümesi, güçlenmesi ve bir daha o eski karanlık günlere dönmemesi için bu mücadele tarafımızı ortaya koyuyoruz.
Güçlü, müreffeh ve demokratik bir Türkiye için evet diyoruz...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.