Olmadı sizin için halkı değiştirelim!
Evet, muhalefetin, gayrı milli muhalefetin en önemli sorunu bu.
Yapılan kamuoyu araştırmalarını inceliyorum.
Referandumda hayır oyu kullanacağını söyleyenler genellikle iki "gerekçe" sıralıyor.
Rejim değişikliği ve otoriterleşme!
Bakmayın gerekçe dediğime.
Ortada kocaman bir yalan var aslında.
Yalan da bir değil, iki!
Ne rejim değişecek, ne de Türkiye'de bir otoriterleşme yaşanacak.
Evet belki çevremizde rejimler değişecek.
Dünyada bir otoriterleşme dalgası yaşanacak.
Fakat Türkiye'de halk kendi liderini, yöneticilerini belirleyen ve denetleyen, gerçek anlamda bir özneye dönüşecek.
Bürokratik oligarşi güç kaybedecek.
Siyasal istikrarı, ekonomik istikrar takip edecek.
İktidar kim olursa olsun, bu sistem bu değişimi temin edecek.
Altını çizerek söylüyorum, iktidar kim olursa olsun.
Gayrı milli muhalefet, iktidarın kimde olacağına karar verecek olan halk bu halk olduğu müddetçe muhalefette kalacağını biliyor.
Onun için halkın gerçek anlamda karar verici ve denetleyici pozisyonda olduğu bir sistem değişimi istemiyor.
Mevcut sistemde iktidar olmak için vesayetçi unsurlarla işbirliği yapabileceğini ve bir yolunu bulup iktidar olabileceğini düşünüyor.
Eğer sistem değişir, Cumhurbaşkanlığı sistemi gelirse bu yolun tıkacağına inanıyor.
İktidar olamasa bile, mevcut sistemde sahip olduğu muhalefet yapma konforunu yeni sistemde elde edemeyeceğini biliyor.
Ah ne güzel olurdu, o yıllarca uygulamaya çalıştıkları tepeden inme modernleşme programları, o süper asrileşme projeleri başarılı olsaydı!
Ah şu halk bir başka halk olsaydı!
O zaman ne güzel olurdu siyaset, ne tatlı olurdu iktidar!
Ne yapsın şimdi CHP-HDP bloğu?
Ne yapsın şimdi ret cephesi?
Bunları mı söylesin?
15 Temmuz olmasa "Tayyip Erdoğan istiyorsa, biz istemiyoruz" diyebileceklerdi.
O şansları da kalmadı.
Kıvranıp duruyorlar.
AK Parti ilk defa iktidara geldiğinde "yaşam biçimimiz tehdit altında" diye yalandan yaygara yapanlarla bugün "otoriterleşme" yalanına müracaat edenler aynı tipler.
1990'larda, 2000'li yıllarda "başörtüsü serbest olursa rejim yıkılır" diyenlerle bugün "rejim değişiyor" diyenler aynı kişiler.
Ne tesadüf!
Evet diyenler darbecilere, teröristlere geçit vermemek için evet diyecek.
Ülkenin bekası için evet diyecek.
İstikrar için evet diyecek.
Sadece kuvvetler ayrılığı için değil, aynı zamanda ülkenin yönetiminde sağlıklı bir işbölümü için evet diyecek.
Yasamanın yasa yapması, yürütmenin icrai faaliyetlere odaklanması, yargının siyaset değil hukuk üretmesi için evet diyecek.
Kim ne derse desin, bu sistem değişimine en çok darbeciler, teröristler ve vesayetçiler üzülecek.
Sömürgeciler ve onların yerli işbirlikçileri üzülecek.
Bu değişim Türkiye için büyük bir fırsattır.
Ve bu fırsatı kaçırmamız için uğraşanlar bunu saflıklarından değil aldıkları ihale dolayısıyla yapıyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Başkan Erdoğan’ın Afrika ziyareti (25.07.2018)
- Bu zulüm düzeni yıkılacak elbet (23.07.2018)
- İsrail’in tehlikeli oyunu (21.07.2018)
- Kendi sesimize kulak verelim, dış seslere değil (19.07.2018)
- Hesaplaşmamız sürmeli (18.07.2018)
- Kazanan 15 Temmuz ruhudur (16.07.2018)
- Irkçıları daha ne kadar koruyacaksınız? (14.07.2018)
- NATO’da ABD-Avrupa çekişmesi (12.07.2018)
- Başkan Erdoğan, El Muzaffer Daimen (11.07.2018)
- Kültürel alan da demokratikleşmeli (09.07.2018)